Okuldan kızının su çiçeği olmuş haberini alan bir anne nasıl sakin olur?
Fatih-Beylikdüzü yol nasıl biter?
İçimdeki bir ses sakin ol ortalığı ayağı kaldırdın derken diğer ses nasıl çığlıklar atar içinden???
Gözyaşları iş ortamında akmaz diye nasıl arabaya saklanır?
Bir anne nasıl bunu faretmez diye nasıl kendi kendini yer bitirir?
Bir çırpıda internetten su çiçeği ile alakalı bütün yazılar nasıl toparlanır? alınır?
Hepsine tanık oluyorum, yaşıyorum
26 Şubat 2010 Cuma
22 Şubat 2010 Pazartesi
İlk göz muayenesi

Göz doktoruna gittik.
Televizyona çok yakından bakıyor hani bir problem olabilir diye önlem alalım istedik. Cumartesi'ye randevu aldık, bir ilk bizim için.
Ne kadar sürebilir ki... Sonrasında arkadaşlarla randevulaştık. Eminönü sonra Sultanahmet yapacaktık. Evdeki hesap tutmadı.
İlk olarak bayağı bir beklettiler. Hatta Yağmur'un gidip gelip of of bir işide bitiremediler laflarına maruz kaldılar. Kızımda onların gözünde çok bilmiş oldu.
Neden sonra göz taraması yaptılar.. Bayağı sonra doktor aldı bizi odasına. Baktı bir problem yok ama birde damla damlatıp bakalım dedi. Yağmur ilk defa bir göz damlasıyla tanıştı. Hastanedekilerde bir çocuk bir damla sonrası ne kadar süre ağlar tanık oldular bize. İlk damlatma geçerli olmayınca ilk 15 dakikaya ilaveten bir 15 dk. daha beklemeye bırakıldık. Son damla acil müşade odasında yapıldı kapılar kapalı. Sanırım diğer hastaları rahatsız etmemek için.
Sonrası yine bekleme. Göz taraması yapıldı. Yine doktoru bekleme ve son olarak birşey yok 1 sene sonra tekrar gelebilirsiniz dendi.
Bizim içimiz rahat etti. Ama randevumuz 2,5 saate yakın sürdü.
Sonrası trafiğe yakalandık, hava bozdu çıktığımız yola dayanamayarak geri döndük. Vee arkadaşlarla randevu iptal.
Eve dönüş. Süper hafta sonu :)
18 Şubat 2010 Perşembe
Maç sonucu: Bir omuz kırığı

Uzun zaman omzunun incindiğini sandı ağrıları yok saydı. Bu arada kendisi sağlık sektöründe hergün doktorlarla birlikte... Ama terzi kendi söküğünü dikemez misali. Sonrası üzerinde durunca kırık... ameliyat dendi. Platin bir parça takılacak. O gün geldi çattı. Şu sıralar ameliyata girdi girecek. Hazırlıklar tamam başhekim bekleniyor.. Son dakikaya kadar espirilere devam stres ondan çok bizde sanki.
Büyüdüğü halde hala benim küçük kardeşim :) duymasın. Aklımız onda. Geçicek biticek korkarımki yine maç yapmaya devam edicek. İyi ol kardeş, eminim artık daha dikkatli olacaksın.
15 Şubat 2010 Pazartesi
????

Pazartesi sabahı öğretmeni kapıyı açtığında kız sessiz sakin okul içi ayakkabısını alıp sessizce oturup köşeye değiştirmeye çalışıyorsa herhangi bir ağlama söz konusu değilse ve en önemlisi sabah okula anne kucağında değilde yürüyerek girdiyse...
Hımm Yağmur hanım dinlenmiş..
Bir tek o mu???
Sakin hafta sonumuzu renklendiren tek şey değişiklik olsun diye sinemaya gitmiş olmamız ve sonrası tırıs tırıs eve dönmüş olmamız. Filmde hiçte sevgililer gününe uygun bir film değil.. "Prenses ve Kurbağa"... yada uygunmu demeliyim???
----
Karadenizli olan eş tarafım bu fotoğrafı görseler ne yaparlar acaba???
Kız kendinden geçmiş bir elinde fındık, bir elinde kırıcak kırıp hooopp mideye.. Televizyonda heyecanlı birşey var sanırsam gözler ayrılmıyor... Yüzlerce kere seyrettiği hangi çizgi filmi izliyorsa artık. Belliki annede ses çıkarmıyor sanırım dinleniyor :)
11 Şubat 2010 Perşembe
Rutinlerimiz

Sabah okula götürmek istermisin kıziş "evet annem çok isteğimmm".
Sonrası uyku vakti gelmiş uyumak gerekiyor dimi... ı ıııı...
Her akşam olmazsa olmazları var. Birini atlasa bari, sanki hesap verdiği patronu var. Annem daha resim yapmadık, kes- yapıştır yapmadık, oyun oynamadık, düğmeleri ayıklamadık birazda legolarla oynayalım bütün bunlara ek olarak gayet aheste içtiği bir bardak süt ve en son diş fırçalayıp bütün üstü başı ıslatıp pijama değitirme... Yemede yanında yat yani. Ben artık sürüne sürüne yatağa gidicem o derece. Ama o tam tersi. Yattımıda anında sızıyor.
Kocişte içerden seslenir yüzünüzü göremez olduk diye.. ee bey daha kızın rutinleri bitmedi ama ... Sen takıl.
Çalışan anne-baba çocuğu biliyorum bütün amacı bizimle biraz daha çok vakit geçirmek. Okuduklarımda, öğretmenleride öyle diyor. Bütün günün ardından eve gidip vicdanımda beni rahat bırakmayınca ben ondan daha hevesli herşeye :) Kaybettiğimiz zamanı telafiye çalışıyoruz. Biliyorum ama arada mola hiçte fena olmaz
6 Şubat 2010 Cumartesi
Cumartesi çalışmak.. aklın evde olması

sinemasına karar vermemek lazımmış..
Bak bugün cumartesi işteyim. Neden acil işler hep son güne bırakılır.
Ben bırakmadım hiçte bırakmam ama buradayım...
Sinema planları baba ve kıza kaldı. Bugün baba-kız günü evde.
Sonrası dışardalar. Gezeceklermiş.. Hatta çıkmışlar bile.. Telefonda nispetlerini yaptılar :(
---
Dün akşam saat 22:30 civarları. Kıziş sütünü içerken ağzından dökülenler.
"annem keske hep evde kalsağdık, sen hic ise gitmeseğdin". Keşke gülüm. Bu cümle nasıl yüreğimi deldi geçti. vee bende söylüyorum keşke evimizde kalsaydık.
3 Şubat 2010 Çarşamba
"İyi Bahar". Sadece bu kadar mı?

İçimde beni boğan bu sıkıntıdan kurtulurmuyum???
---
Artık sadece "iyi Bahar" olmak istemiyorum. Bu "iyi Bahar". Başka zaman başka bir yerde duysam beni çok çok sevindirir. Ama iş burası. Yap-et, çocuğundan vaktini çal, kendinden ödün ver, çalış ama kimse görmesin. Görülsünde görmezden gelininsin. Karşılığı sadece "iyi Bahar". Yok bu kadar olmaz bunu kabul etmiyorum. Bu kadar görmezden gelinmeyi kabul etmiyorum.
---
Beni neyin kurtaracağını biliyorum. Bu aralar işimi değiştirmem gerek. Artık zamanı geldi, geçiyor. Aramalarım sonuç versin artık. Bu kadar gereksiz, bu kadar torpilli nereye kafanı çevirsen patronun bir tanıdığının olduğu iş değil başka işler peşinden koşan insanlardan çok sıkıldım. YETERRRR... diyorum.
1 Şubat 2010 Pazartesi
Gözlerimiz Pluto'yu aradı

Mickey Mouse varsa köpeğide vardır diye düşünüp "vaymı anne" dediğinde "evet" demiş bulundum. Bütün gösteri boyunca köpeği Pluto'yu sordu. Ha şimdi ha şimdi derken, çıkmadı. Hastaymış, gelememiş dedim. Gösteriden çıkıp kendimizi arabaya atana kadar bin takla attım. Herşeyi onu bunu tutturdu almak için...
Genel olarak çok beğendik. Yaşın bunda etkisi varmı bilmiyorum ben sesten pek rahatsız oldum. Baş ağrısıyla çıktım.
Şimdi sürekli bir daha gidecekmiyiz diye soruyor :)))
Evde bana-babasına replikler veriyor. Kendisi Pamuk Prenses, ben kötü kalpli cadı, babası prens oluyor. Ne derse tekrarlıyoruz :))) Numaradanda olsa elmayı yiyip kendini yere atmasına dayanamıyorum. Prense (yani babaya) hemen öp kalksın diyorum. Dün bütün gün elmayı yiyip kendini yere atmasından sanırım... üşüttü. Akşamı ateş ve kusma. Bugün evde. Sabah tek gözü açıp "annem Hatiş'mi gelcek" dedi. Hı hı dedim, pek mutlu uykusuna devam etti. Şimdi iyi şükür.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)