Röportaj yapmak için ajansını arama girişimim sırasında, neden olduğunu bilmediğim bir şekilde Orhan Bey’in röportaj talebimizi kabul etmeyeceğini düşünmüştüm. Dedim ya nedenini bilmiyorum ama hani şey deriz ya bazı duruşlar için “Aman bu adam/kadın röportaj vermez” Heh aynen ben de içimden bunu demiştim Orhan Bey için. Onu tanıyor muyum derseniz? Hayır!
Sözleştiğimiz vakitte evinde buluştuk. Eşi sevgili Sema Hanım bizi karşıladı. “Buyrun çocuklar şöyle keyfinize bakın Orhan’da şimdi geliyor.” dediği vakit Orhan Bey; “Hoş geldiniz” diyerek yanımıza geldi. Geçen haftanın inadına süper bir hava vardı ve biz de işe bu yüzden önce fotoğraf çekimlerimizle başladık. Sonra da röportajımıza geçtik. Konuştukça duruşundaki sertlik yumuşadı ve neden acaba öyle düşündüğümü sorgulamaya başladım bir yandan. Bu iş böyle olmayacak diyerek hakkında düşündüklerimi de söyledim kendisine. Bıyıklardandır o dedi, güldük, geçtik… Dobra bir adam, masaya vurmam öyle kolay kolay ama vurdum mu da ses çıkartırım diyen gruptan, babalık sonradan öğreniliyor ve çocuk annenin malıdır, kimse üzerine felsefe yapmasın diyor, arada çayı bitiyor çay koy diyor, haliyle sohbet daha bir keyifli oluyor. Sema hanım kekler, börekler koyuyor masaya, benim de huyum röportaj sırasında öyle ne yer ne de içerim ama sonrasında tadarım tabii ki. Neyse sohbet ederken yine fotoğraflar çekiliyor. Sonra bir bakıyorum her şeyi konuşmuşuz, kapıdayız. Klasik Türk huyumuzu da yapar öyle gideriz der gibi bir de kapı sohbeti yapıyoruz. Ohh ne güzel milletiz biz böyle diyoruz… Neler konuştuk derseniz, dergimizi alınız……
Orhan Kılıç ve eşi Sema Hanım’a teşekkür ederim…
Fotoğraf: Event’s Hill Photography