kurutulmuş sebze meyve etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
kurutulmuş sebze meyve etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

20 Mart 2018 Salı

Chelsea Çörekleri


Mayalı, yumuşacık bir Ingiliz klasiği olan Chelsea corekleri Paul Holywood tarifi ile yaptim elbette.

Malzemeler:

☘500 gr un
☘300 ml süt
☘1 cay kasigi tuz
☘40 gr tereyağ
☘1 yumurta
☘10 gr instant maya

İç Dolgu İçin:

☘25 gr erimis tereyag
☘1 portakal kabugu rendesi
☘75 gr esmer şeker
☘1 tatlı kaşığı tarcin
☘Kuru incir, kurutulmus turna yemisi, kuru üzüm

Üzeri Icin:

☘Kayısı reçeli  (baska recel de olur, bal da)
☘1 portakalin kabuğu rendesi
☘200 gr pudra sekeri
☘2 yemek kaşığı portakal suyu

Yapılışı:

Un , maya ve  tuzu genis bir yogurma kabina alip karistirin.

Sutu ve tereyağını kucuk bir kapta cok kisik ateşte ılıtın, tereyag erisin.

Yumurtayi, eriyen tereyağı ve sütü (cok sicak olmasın ) unun ortasına döküp pürüzsüz ve elastik bir hamur olana kadar yogurun.

Hamurun uzerini temiz bir bezle kapatip sararak ılık bir yerde hacminin iki katina cikana kadar mayalandirin.

Mayalanan hamuru hafif un serpili tezgahta merdane ile 30/20 cm boyutlarinda açın.

Erimis tereyağını bir firca ile actiginiz hamurun her yerine sürün.

Uzerine portakal kabugu rendesini serpin esit sekilde, sonra da esmer sekeri.

Son olarak sa onceden ılık suda bekletip yumusattiginiz kuru meyveleri ( incirler ufak dogranacak) esit sekilde butun hamurun yüzeyine bolca yayın.

Genis ucdan baslayarak rulo yaptığınız hamuru 4cm genisliginde parcalara bolun.

Her parcayi yaglanmis tepsiye aralarinda boşluk kalacak sekilde dizin. (Ben dikdörtgen borcamda pisirdim. )

Bu sekilde yarim saat tepsi mayasi gelmesini bekleyin.

190 derece firina verip 20-25 dakika pisirin. Uzeri yanacak gibiyse yagli kagit sererek yanmiyorsa sermeden 15 dakika daha pişirin. (Esmer sekerler o muhtesem kahverengi rengi verecek, gözünüzü ayirmayin son anlarda)

Receli biraz  sucak suyla küçük bir kapta kisik ateşte açın.  Sonra da ilk sicagi cikan coreklerin uzerlerine fırça ile sürün.

Pudra sekerine kontrollu bir sekilde iki yemek kasigi suyu ekleyin. Macunsu kivama gelince durun. Portakal  kabuğu rendesi de ekleyip karistirin. Hazirladiginiz icing i kasikla cireklerin uzerine bolca dökün.

Nefis cörekleriniz hazırdır. Afiyet olsun.


15 Mart 2012 Perşembe

Yazın Zibili, Kışın Yemeği





Fotoğrafta gördüğünüz tabak geçmişimize, yazı kışa taşıyan, doğaya saygılı, elindekini ziyan etmeyen anlayışa sevgiyi, saygıyı betimlemektedir. Antep'te börk aşı denilen pilavı yapmak üzere yola çıkıp, sulu bir yemek olarak kalmasında karar kıldığım günün anısıdır.

Yazın dolma için kuruttuğum patlıcanların içlerini atmaya kıyamam, onları da önce tuzlu suda, sonra duru suda bekletir, iplere dizer kuruturum. Kışın sırası gelince de diğer kurularla haşlayıp yoğurtlamasını pek severim. Severim de patlıcan başlarını neden kurutmamışım bunca sene ona yanarım. Antepliler patlıcanın yeşil sap kısmının altında bulunan bu tepe kısmına balcan börkü, bu durumlar için de ''yazın zibili, kışın yemeği olur'' derlermiş.

Kaynayan suya kuru patlıcan içleri atılır, bir taşım kaynatılır. Kaynayan su dökülür, tencereye temiz su doldurulur. Suyun rengi yine karaya döner. Bir yandan yemeğin yapımı devam ederken ara ara tenceredeki su değiştirilmeli, taa ki suyun rengi temizlenene dek.

Başka bir tencerede kızan sıvıyağa kuşbaşı ya da kemikli et bırakılır. Orta ateşte kavrulur, rengi dönünce kısık ateşte etler suyunu çekene kadar pişmeye bırakılır. Suyunu çeken etlere yemeklik doğranmış kuru soğan eklenir, sararana dek kavrulur. Biber ve domates salçası katılır, bir yemek kaşığı un şöyle bir kavrulur, üzerine üç dört parmak çıkacak kadar sıcak su eklenir, kısık ateşte etler hafif yumuşayana kadar pişirilir.

Etler istenilen kıvama geldiğinde iki üç diş sarımsakla birlikte kuru patlıcan içleri , birkaç adet kurutulmuş biber, tuz, karabiber ve bir iki kaşık yıkanmış pirinç ilave edilir. Patlıcanlar piştiğinde ocaktan alınır.

Aslı sumak ekşili, naneli, daha çok pirinçli börk aşını gelecek yıla yaparız belki hep birlikte hıı?




19 Aralık 2011 Pazartesi

Kurutulmuş Biber, Patlıcan Yoğurtlaması




Mutfağım için sade, basit, şehirli ama kırsal destekli, en çok da lezzetli diyebilirim. Hemen her konuda sadelikten yanayım,abartıyı ve karmaşayı sevmiyorum. Bir yemekte çok baharat, çok malzeme olmamalı. Kullandığın her malzeme, her baharat kendi tadını, özünü, kokusunu hissettirebilmeli. Şehirde yaşıyorum, ama eski zaman kadınıyım biraz da. Tereyağım, yoğurdum ev yapımı olmalı, nanemi kendim kurutmalıyım, erişte kesmeli, tarhana yapmalıyım. Yazdan kışa sakladığım kuru sebzelerim, buzdolabımda her zaman bir gün önceden artmış yemeğim, bir tas çorbam olmalı. Annemden öğrendiklerimin üstüne okuyup, araştırıp öğrendiklerimi, gördüklerimi, duyduklarımı katıyor, sevgiyle aşkla harmanlıyorum. Bu yüzden de lezzetlidir yemeklerim.

Gördüğünüz tabak, tam da annemden öğrendiğim gibidir. Kış güzeli desem yeridir, kurutulmuş kabak, patlıcan, biber az suda yumuşayana kadar haşlanır. Domatesi başka bir tabakta sıcak suyla bekletip yumuşatmak yeterli zaten. Süzdükten sonra zeytinyağında az biber, az domates salçasıyla çevriştirilir, tuz eklenir. Tabağa alınca sarımsaklı yoğurtla tadına tat katılır.

Basit, sade, annemden öğrendiğim gibi, lezzetli...

10 Ocak 2011 Pazartesi

Kurutulmuş Fasülye Kavurması



Tarçın kokulu yıl diledim, bir de üstüne sade tarçınlı kekimi yaptım. Yaptım da fotoğraf çekemedim. Gün ışığı yaramaz yine. Yağmur çekildi, griler gitmedi. Yarın güneş olacakmış, öyle diyor takip ettiğim bültenler. Grilerden çok sıkıldım ben. Kasvetten, soğuktan.

Ortalığı toparladım, sıcak bir çorba kaynatmalı yine. Lahana turşusunu kontrol ettim, az kalmış, oldu olacak. Canım çikolata istiyor. Belki bir kurabiye hamuru yoğurmalı, biraz da portakal kabuğu eklemeli. Vakit bulursam tabii. Dondurucudan köfte çıkardım çocuklara öğlen için. Zaman hızlı olma zamanı. Köfteler önceden yoğurulup hazır edilmeli hep. Kızarttım köfteleri azıcık yağda. Biraz marul doğradım incecik, biraz kırmızı lahana ve havuç rendeledim. Pay ettim ekmeklerine. Kurusoğan da severler ya, okulda olmaz şimdi. Birer de ayran doldurdum şişelerine. Fasülyelerimi haşladım, suyunu süzdüm. Dolu dolu soğan kavurdum, azıcık biber salçası, kıstım ocağın altını kaynaşıyor fasülyelerle. Yazın hazırlama telaşı başka güzel, kışın yemesi başka. İyice kıvama geldiğinde bir yumurta kıracağım, tuz ve karabiber serpeceğim. Yanına çorbayla, turşuyla akşam öğünümüz olacak. Fotoğrafı önceden çekilmiş kavurma sayfayı süslesin, ben okulun yolunu tutayım.

sevgiyle...



29 Kasım 2010 Pazartesi

Ayva Tatlısı: Pekmezli, İncirli, Üzümlü




Şimdi ayva zamanı dediğimizde sevgili Açalya bir de ayva tatlısı tarifi isteriz o halde demişti. Ertelemeden, sıcağı sıcağına cumartesi sabahından giriştim işe. Şekersiz olsun, kuru meyvelerle buluşsun istemiştim. Bir yerlerden kalmış aklımda ana hatları. Yemek yapmak hissetmektir zaten. Hisler, duyular yön verir. El alışkanlığı, göz kararı gerisi. Üzümle incirin birbirine yakıştığını bilmeyen var mıdır ki? Ya incirin illaki koşup geldiğini? Üzüm incir deyince tarçın da yetişir ama ben o an katmamışım. Suyuna çubuk tarçın katılabilirdi oysa. Siz dilerseniz katın. İnciriniz zaten yumuşaksa sıcak suda biraz beklemesi yeter, yok kupkuruysa işiniz zor o zaman. Almamalı zaten bu kadar kurusunu. İncirleri ve üzümleri sıcak suyla ıslayın bir kenarda. Siz cevizlerinizi kırın, dövün bu arada. Benim ceviz dövdüğüm eski havanı gördünüz mü? Köyde tavan arasında bulup getirdi sevgilim. Dayım tanıdı hemen:

-Anam ceviz döverdi bunda.

Hayatın donduğu, ama bozmadığımız, bakırları raflarda dizili, duvarları yer yer dökülmüş bu evde kimseler kullanmıyordu nasıl olsa. Artık bizim evde, ceviz döverim, tohum döverim.

Tariften uzaklaşmayalım; yumuşayan incirleri doğrayın güzelce. Sakın içinde beklediği suyu dökmeyin. Üzümle, cevizle harmanlayın beklesin kenarda. Ayvaları bir güzel yıkayıp, dikine ortadan ikiye bölün. Çekirdek yataklarını çıkarıp, oyun, hemen limonlayın ki kararmasınlar. Üzüm ve incirleri süzdüğünüz suyu ayvaların üzerine döküp, birkaç dakika kaynatın.

Şimdi ayvaları fırın tepsinize alabilir, içlerini doldurabilirsiniz hazırladığınız harçla. Ayvaların her birine birer yemek kaşığı pekmezi pay edin. Suyuna da pekmez ekleyip tadını kontrol edin. Ne kadar tatlı istiyorsanız orada durun. Ben iki üç yemek kaşığı pekmez ekledim. Şimdi bu suyu ayvaların dibine yarısına gelecek kadar boşaltıverin.

Sıra fırında, 180 derecede ısınmış fırına verin tatlınızı. Ayvalar yumuşayana kadar pişirin, soğumadan ılıkken tüketin. Bence çok pişirmeyin, yanmasın ayvalar, üzümler. Yok ben yanık isterim derseniz üzerlerine şeker serpip şöyle en üst rafta karamelleşene kadar da tutabilirsiniz. Ama söyledim bu sefer şekersiz olcek benim tatlım.



1 Ağustos 2010 Pazar

Patlıcanlı Pilav, Patlıcan Kurutma, Cacık vs. vs.


Her yerde patlıcan görüyorum sanki. Geçen yıl az geldi, bu sene on beş kilo kurutacağım deyip, pazardan bir koli patlıcanı olduğu gibi alıp eve getirirsen yirmi bir kiloluk patlıcan yığınıyla bakışır durursun böyle. Yaşlanıyorum üstelik; eskiden bir günde yaptığım işi iki günde ancak yapar olmuşum. Yap yap bitmiyor, azalmıyor patlıcan. Eş parçalara dilimle, içlerini oy, tuzlu suya at. Sonra yıka, yorgan iğnesiyle diz iplere, bağla balkonlara.


Bir de yiyip tadına bakmalı bu çizgili güzellerin. Yaz sıcağında yapılsa yapılsa patlıcanlı bir pilav yapılır, yanında soğuk cacıkla. Bir su bardağı pirinç sıcak suyla ıslanır. İki patlıcan alaca soyulur, küp doğranır, tuzlu suda bekletilir. Acısı çıkınca tekrar yıkanan patlıcanlar temiz bir bez arasında iyice kurulanır. Bolca kızgın sıvıyağda kızartılır, kağıt havlu üzerine çıkarılır.

Pilav tenceresinde biraz zeytinyağında yemeklik doğranmış bir baş kuru soğan sarartılır. Bir acı sivri biber doğranır, bir domates rende olarak, bir domates de kabuğu soyulup küp doğranmış olarak katılır. Hepsi bir kaç dakika kavrulur. Suyu iyice süzülen pirinçler de katılıp iki dakika daha kavrulur ve birazı et suyu olmak üzere kaynar su verilir. Kızarmış patlıcanlar, tuz ve beyaz biber eklenir. Fokurdayınca altı kısılır, pişmeye bırakılır. Pişen pilav on beş yirmi dakika dinlendikten sonra yenilebilir.


Yanına en güzel cacık gider tabii. Cacık soğuk olmalı, yoğurdun yarısı süzme yoğurt, yarısı da ev yoğurdu olmalı, sarımsağı bol, kıvamı koyu. Sütçüden alınmış köy salatalığı rendelenmez ince ince doğranır, taze nane, bol dereotu, biraz kuru nane, birkaç damla da limon suyu. Üzerine de zeytinyağı gezdirmek şarttır hani...


28 Eylül 2009 Pazartesi

Mürdüm Lezzetler



Bir avuç eriğe hayır demezsiniz sanıyorum. Biz yaz boyunca canımız çektikçe dalından koparıp yeme şansına sahiptik. Çocuklar eriğe bu kadar doymuş da olsa, işi abartan ben komposto mu yapmadım, marmelat mı, pestil mi?


Komposto son ılık günlerimizde sofrada yerini alsa da burada yok. Cücüklerime komposto mu yapayım marmelat mı dediğimde cevapları belliydi: ikisini de! Marmelatını, yıkayıp çekirdeklerini çıkardığım erikleri kaynatarak yapıyorum. Öyle uzun süre saklamadım hiç, saklanacağını da sanmıyorum. Bir kilo eriğe bir çay bardağı su koyup, kısık ateşte iyice yumuşayana kadar pişiriyorum. Soğuyunca kevgirden geçiriyor; zira alttaki hali kevgirden geçmemiş halidir, bence böyle daha güzel oluyor, istediğimiz kadar şeker katıyorum. Sonra ekmek banarak kahvaltıya da olur, tatlı niyetine kaşıklayarak da olur, damaklarımızı tatlandırıyoruz.


Hem benim gibi hızınızı al-a-mayıp kurabiyelere de sürebilirsiniz. Tartölet gibi görünseler de kendileri kurabiyedirler. Onların reçetesini verecek olursak:



Malzemeler:
  • 1 yumurta
  • 125 gr. tereyağ ( oda ısısında)
  • Yarım çay bardağı sıvı yağ
  • Çeyrek limonun suyu
  • Yarım paket kabartma tozu
  • 2 çay bardağı pudra şekeri
  • Yarım paket vanilya
  • Alabildiği kadar un

Malzemeler kulak memesi kıvamında yoğurulur, yağlanmış küçük tartölet kalıplarının dibine alçakça serilir. 200 derecede önceden ısıtılmış fırında hafifçe pembeleşene kadar pişirilir.





Marmelat dedik ya, aslında bu elde ettiğimiz güzel püre pestil demek. Birazını da kurutup pestil yapınca, tamamı da çocuklşar tarafından aynı gün tüketilince, tekrar yapmak şart oldu. Çocuklara kışa abur cubur niyetine, ders çalışırken, tatlı aradıklarında atıştırmak, beslenme çantasının bir köşesine konmak üzere temiz naylonlara serilip, güneşte kuruttum pestilimi. Geç kalmış sayılmazsınız, cılız Eylül güneşinde bile kuruyorlar. Beş kilo erikten epeyce çıktı. Artık yeterse de yetmezse de.





13 Nisan 2009 Pazartesi

Pısss!

Oldum olası reklamlara şüpheyle bakmışımdır. Zaman zaman çok başarılı bulup şapka çıkardıklarım olsa da, şüphemi korudum hep.

Güzel saçlarıyla salınan kızın sevgilisine her istediğini yaptırabilmesine şahit olduk, gülüp geçtik.

Sevimli bebeklere, onların marifetlerine soğuk kalamadık. Dilimize yerleşen sloganlar edindik reklamlardan.

Mutluluklarının tek şartı dicitürk olan ailelerin haline acıdık.

Yarıdan fazlasında hedef kitle olduğumuza şaşırmadık.

Ama şu aralar yayınlanan kredi kartı reklamlarını izleyip de sinirlenmememiz mümkün değildi.

Yalancılığın, umursamazlığın, yüzsüzlüğün biri bin para! Ülkemde kredi kartı borçları yüzünden aileler parçalanmamış, cinnet haberleri gazete ve televizyonların filaş haberi olmamış sanki. Esnaf, borcu borçla kapatıp, bir karttan çektiğini diğer karta yatırıp kırk takla atmıyor, ay boyu karttan yiyen insanımız, maaşını olduğu gibi ekistireye yatırmıyor, ay sonuna kendini yine beş kuruşsuz atmıyor.

Bütün bunlar yetmezmiş gibi reklamcılarımızın yüzsüzlüğü sınır tanımıyor, kredi kartından yiyos, içiyos, .çıyos, yatıyos, kalkıyos bi kuruş para vermiyos. Pıssss! İcra kimin evine gelmiş pardon? Siz kartınızla gezin, tozun, tatile gidin, geri isteyen yok ki!

Birbirinin aynı günlerden, tekrarlardan, işten, güçten, her gün aynı işleri aynı saatte yapmaktan, şu koca dünyaya kendi adınıza bir farklılık katamamaktan mı şikayetçisiniz? Kredi kartınız size dünyaya izinizi bırakma şansı sunuyor; atlayın uçağa, tertemiz kumsala bırakın ayak izlerinizi.

Bir başkası üşenmemiş, hayal fabrikası kurmuş sizin için. Sadece hayal edin, e bi de onların kredi kartını kullanın yeter. Balıksınız sonuçta, oltaya gelin!

Bu kadar kızgınlığın üzerine dün gece gördüğüm Cem Yılmazlı telekom reklamına da takdir vermeden geçmeyelim. Başka kimseye ihtiyacı yok adamın, bir kendisi bir de kopyası lanse edivermiş ürünü sonunda. Hint ve denizci dansına bayıldım. Derdim niyeti tatlıya bağlamak, öfkeyle bitmesin yazı. İncir tatlısı, tarif Cafe Sardunya'dan:

Malzemeler :

20 adet kuru incir
1,5 su bardağı süt
1 su bardağı ceviz içi
1 tatlı kaşığı tarçın
6-7 yemek kaşığı toz şeker
2 çay bardağı su

Yapılışı :

Sütü bir tencereye alıp kaynatalım ve ocaktan alalım. İncirleri yıkayıp kaynar sütün içine dizelim. Kapağını kapatıp bu şekilde 1,5 – 2 saat kadar bekletelim.

İncirleri sütün içinden çıkarıp tekrar suyun altında yıkayalım ki tatlımızın şerbeti berrak olsun ,incirlerin üzerinde tortu kalmamalı... Cevizi tarçınla karıştıralım ve iri parçalar halinde incirlerin alt kısmındaki delikten incirin şeklini bozmadan içlerini cevizle dolduralım. Doldurduğumuz cevizleri bir tencereye alıp üzerlerine suyu dökelim. Toz şekeri serperek ocağa koyalım. Kısık ateşte yaklaşık 20 dakika kadar kaynatalım. Şerbet kıvamını alıp incirler pişince ocaktan alıp soğuması için bekletelim, servis yapalım.


14 Mart 2009 Cumartesi

Kayısıdan Tatlılar




Kurutulmuş Meyveler Etkinliği için hazırladığım iki tarif daha geliyor.


Kuru Kayısı Tatlısı
  • 300gr. kuru kayısı (günkurusu da olabilir)

  • 6 adet karanfil

  • 1 su bardağı su

  • Dövülmüş ceviz içi
  • 1 yemek kaşığı tereyağ
  • Tarçın ya da bal (isteğe göre üzerini süslemek için)

Kayısılar dörde bölünür ve orta ısılı ateşte birazcık kavrulur. Suyu ve karanfiller ilave edilip, kayısılar suyunu çekene kadar pişirilir, ocaktan indirilir sıcak sıcak servis tabağına alınır. Ilık yemekte fayda var, soğuyunca ilk güzelliği gidiyor. Üzeri dövülmüş ceviz, tarçın ya da balla süslenebilir, ben tercihimi kaymaktan yana kullandım.

Diğer tarif ise çok biliniyor:

Çikolatalı Kayısı

Biraz kuru kayısı, biraz çikolata ve süslemek için hindistan cevizi, fındık ya da cevize ihtiyacımız var. Kayısılar kaynar suda on dakika kadar haşlanır ve kurumaya bırakılır. Benmari usülü eritilen çikolataya batırılır, sonra dilediğiniz malzemeye. Kuruduktan sonra yenmeye hazırdır.

9 Mart 2009 Pazartesi

İncirli Cevizli Krema




Malzemeler:
  • 2 poşet toz krem şanti
  • 2 su bardağı soğuk süt
  • 1 paket hazır çikolata parçalı puding
  • 2,5 bardak süt(puding için)
  • 1 su bardağı çekilmiş ceviz içi
  • 10-12 adet kuru incir



Önce incirleri ılık suda otuz dakika kadar bekletin. Krem şanti ve soğuk sütü bir kaba aktarıp mikserle katılaşana kadar çırpın., buzdolabında bekletin. Diğer taraftan, hazır pudingi üzerindeki tarife görepişirip soğuması için bir kenara alın. Üzerinin kabuk bağlamaması için ara ara karıştırın. Krem şantinin dörtte birini, çekilmiş cevizleri ve küp küp doğradığınız yumuşamış incirleri soğuyan pudinge ekleyip karıştırın. Altı adet kup bardağına alta krem şanti, üzerine incirli harç, üzerine yine krem şani koyup dilediğiniz gibi süsleyin. Buzdaolabında iki saat kadar bekletip servis yapabilirsiniz.

Yiyenlerin tadına doyamadığı bu tarifi kurutulmuş meyveler konulu etkinliğe gönderiyorum.

26 Şubat 2009 Perşembe

Hoşaf




Canım annem neler yollamış. Yazları Kızlıcahamam'da geçirirler. Hal böyle olunca yazdan saklanabilecek ne varsa yapar bizim için. Arada bir köye de uğrayıp, çocukluğumda dallarından inmediğim, artık kimsecikler ilgilenmediği için kurumaya yüz tutmuş, son meyvelerını veren erik ve elma ağaçlarında ne bulursa toplar, kurutur. Dağ tepe dolaşıp kuşburnu, yabani erik, böğürtlen toplar. Biz de gittiğimizde çocukların pek sevdikleri bir iş oluyor bu.


Benim gibi yemekleri göz kararı yapan biri için tarifleri yazarken ölçü vermek sıkıntı yaratıyor. Üşenmedim bu sefer ölçtüm, biçtim.




Hoşaf için bu gördüğünüz 150ml. lik kupa ile 4 ölçü kuru meyve kullandım. Bu kadar meyveye de iyice yıkayıp temizledikten sonra, 4.5 lt su koydum. Düdüklüde buharı çıktıktan sonra sadece 7 dk. kaynattım, bu sürenin sonunda yumuşak kokusuyla hoşaf hazırdı.

Günün her saatinde içime hazır, steril bir süt fabrikası muamelesi gördüğüm günlerde ne çok hoşaf içmiştim.

Bu günlerde Bodrum' u özlüyorum. Küçük sarı saçlı, meraklı, oyuncu ve yaramaz oğlumu orda bıraktım sanki. Sanki gitsem evimizin bahçesinde toprağa karışmış, bir elinde hortumla ya da kum oyuncakları etrafa saçılmış, koca kamyonunun üzerinde, bisikletine binerken bulacağım. Sanki denizden gelmiş de tuzlu yanaklarını öpebilirim ve o kendini çekip

- meme, meme diyecek.

Önce bir ağzına alıp;

-Acı, dıka! ( bu yıka demek oluyor)

diyecekmiş gibi.

Gidesim var, gidip de temiz havasını içime çekesim, şimdilerde rüzgarlı olduğunu tahmin ettiğim kıyılarında denize karşı durasım var. Begonvillerin sarıp sarmaladığı bahçelerde sardunyaların ve denizin kokusunu ciğerlerime çekesim var.

7 Şubat 2009 Cumartesi

Kuru Sivri Biber Kızartması



Malzeme:


  • Kurutulmuş sivribiber

  • Sıvıyağ

  • 1 yemek kaşığı salça

  • Yoğurt (yarısı süzme yarısı ev yoğurdu)
  • Tuz, sarmısak

Yapılışı:

Bir tencereye su koyup kaynatın. Kynayan suya biberleri atıp, yumuşayana kadar haşlayın ve süzün. Yine aynı tencerede biraz sıvıyağda salçayı şöyle bir çevriştirip biberleri de katın ve tuzunu ekip biberlerin salça ve yağla iç içe geçmesini sağlayın. Sevis tabağına aldığınız biberlerin üzerine sarmısaklı yoğurt gezdirip ekmeğinizi bana bana yiyin.

2 Şubat 2009 Pazartesi

Halep Dolması



Eskiden sebzeleri şimdi olduğu gibi her mevsim bulmak mümkün değildi. O dönemlerde Orta ve Güney Doğu Anadolu'da kadınlar sebzeleri kurutarak kışa hazırlık yaparlardı. Kurutulmuş sebze deyince ilk akla gelenler ipe dizilmiş bamya ve biberlerdir elbet. Anadolu'da çok yaygın olan bu yöntem şimdi modern mutfaklara da girdi. Kurutulmuş domateslerle pazarlarda, marketlerde, sofralarda salata ve yemeklerin içinde karşılaşma ihtimaliniz yüksek. Ben yazları balkonlara boncuk boncuk dizdiğim biberleri patlıcanları karşılarına geçip izliyorum laf aramızda.



Sebze ve meyvelerin kurutulması bünyelerindeki suyun çoğunluğunun güneş enerjisinden yararlanılarak buharlaştırılması esasına dayanıyor. Kurutulmuş sebze ve meyvelerde dikkat edilmesi gereken, nem oranının %20'nin üzerine çıkmaması, çünkü o zaman küflenip böcekleniyor. Kuru sebzelerin suyu alındığı için bazı vitamin, mineral ve enerji değerleri de artıyor. Minerallerden demir ve potasyum, vitaminlerden de A vitamini bakımından oldukça zenginler.Kurutulmuş sebzeleri pişirirken zeytinyağını tercih ederseniz, daha lezzetli olur.



Halep dolduralım bugün dedi mi annem çok sevinirdim küçükken. Elle yemeli dolmaları , ağzımın kenarından ve avuçlarımdan sızan salçalı yağa aldırmadan.




Size Gerekenler:

Kuru patlıcan ve dolmalık biberler

Pirinç

Biraz bulgur

Kurusoğan

Salça

Kıyma

Maydonoz

Dereotu

Tuz

Karabiber

Kurunane

Sıvıyağ

Dolma içi hazırlarken soğanı fazlaca kullanmakta fayda var. Soğanları sıvıyağda iyice kavurduktan sonra çokça salça ekleyip ikisini biririne yedirerek tekrar kavurun. Sonra temizlenip yıkanmış pirinç ve az miktarda bulguru ekleyip tuz, karabiber, nane, ince kıyılmış maydonoz ve dereotları ile birlikte 5 dakika kadar kavurup, ocaktan alın. Orta yağlı kıymayı ekleyip için her yerine eşit dağılmasını sağlayın.
Bu arada iyice yıkanmış kuru biber ve patlıcanları üzerini geçmeyecek kadar suyla bir tencerede sebzeler ağızlarını açana kadar haşlayın. Ağızlarını açık bırakmaları doldurulmaya hazır hale geldiklerinin habercisidir, sakın fazla haşlamayın.
Sonra sebzeleri hazırladığınzı içle doldurun ve tencereye dizin. Tuz ekin ve sıvıyağ gezdirin üzerlerine. Biraz et suyu eklemeniz dolmaların lezzetini arttıracaktır. Üzerini geçmeyecek kadar suyu dolmaların üzerine boca etmeyin sakın, bir kenarından usulca akıtın tencereye. Kısık ateşte kontrol ederek, suyu yetmeyecek olursa; arada sıcak su ekleyerek pişirin dolmaları. Kızdırdığınız yağda biraz salça ve kurunaneyi yakıp üzerine gezdirin, bir beze sararak dinlenmeye bırakın dolmaları. l5-20 dakika dinlenmeden ellemeyin, biraz sabredin canım.





Etli Yaprak Sarma



Aynı içle sardığınız yaprakları yine biraz et suyu yardımıyla kısık ateşte pişirin, dinlendirin, mutfağa gelip gittikçe yiyin, yiyin, yiyin...


Dayanamıyorum bir fotoğraf daha geliyor;





Kaynar suya atıp ipek gibi oluncaya kadar suda bıraktığınız lahanaları sarın, tencereye dizin, pişince üzerine yağda yakılmış salça, nane karışımını dökün, bekleyin, dinlensin, dinlenin , yiyin, yiyin, yiyin...




Etli lahana sarması

LinkWithin

Blog Widget by LinkWithin