Bahçeli bir evim olmasını gerçekten çok istiyorum. Çeşit çeşit çiçek ekeyim, sabah kahvaltımı çimlerin üzerinde yapayım, köpeğim bahçede hoplayıp zıplasın, kedim ağacın bir dalında uyusun falan filan...
Şimdilik malesef öyle bir ihtimal görünmüyor ufukta. İnşallah bir gün... Sağlık yerinde olsun da değil mi ;)
Fakülteyi kazandığım sene annemlerin İzmir-Çiğli^ye tayinleri çıktı. Onlar Karşıyaka'nın yoluna düştüler ben Yurdun merdivenlerine :) Annemlerin oturduğu lojman yani Çiğli lojmanları Amerikalı askerlerin yaptığı taö Amerikan country tarzında lojmanlardı. Tek katlı, büyük ve eski. Mutfakta eski tip elektrikli ocakları olan bir fırın. Amerikan filmlerinde gördüğümüz şu kocaman çamaşır makinalarındani kocaman bir bahçe. Mutfaktan arka bahçeye açılan kapı hani şu altı ayrı üstü ayrı açılan kapılar var onlardandı. Arka bahçede ipler, iplerde güneşte kuruyan çamaşırlar...
Kocaman bir odam vardı. Penceresinin önünde palmiye ağacı... Yerleri antika kilimlerle kaplamıştım. Yer yatağım, yer yastıklarım, tüm resim malzemelerim yerde. Boyalar açık, kağıtlar dağılmış. Aniden canım resim yapmak istese anında her şey hazır :) Yerden yüksek tek şey 5 çekmeceli şifoniyer...
Ne yazık ki bu evin ve odanın keyfini ben pek çekemedim. Dedim ya fakülteyi kazandığım seneydi. Annemler gitti ben Ankara'da yurtta kaldım. Tatillerde üç beş günü geçirebildim o evde. Bir yıl sonra annemler yeniden Ankara'ya döndüler. Aahhh ah şimdi öyle bir ev istiyorum işte.
Yine de evimi çok seviyorum. Büyük olmasını, her bir köşeye başka hobi malzemelerimi dağıtabilecek kadar rahat olmasını :) kocaman girişini... Ama en çok da balkonumu seviyorum. Balkonlarım zaten bahçe gibi. Yani o kadar büyük değil ama ikinci kattayım ve sitemizin bahçesi öyle ağaçlık öyle yeşillik ve öyle çiçekli ki zaten bahçede oturuyorsun gibi. Siteyi çevreleyen çitlerimiz hanımeli dolu. Ah o koku... Mest ediyor resmen.
Eeee kuşlarımız da eksik olmuyor tabi. Gerçi elbette karga değil güvercin ve saka ama :) Hatta yazın belli bir dönemi resmen kırlangıç istilasına uğruyoruz. Gerçi hiç konmuyorlar. Sürekli daire çiziyorlar önümüzde...
Ben de o yüzden cici çiçeklerime konmasınlar onları kırmasınlar diye :P bu korkuluğu yaptım :) Şaka bir yana ben bu Tilda olayını pek sevdim....
Eylemlerim devam edecek efendim haber vereyim dedim... Haaa bu arada uzun bir süredir (Somadan beri :( ) blog ziyareti yapamadım. Bu hafta çalışıyorum ve eve yorgun geliyorum sonra da büyük bir hevesle tildamın başına oturuyorum ama sizleri unuttum sanmayın ;) Hepiniz öpüldünüz...