27 Eylül 2015 Pazar
hoşgeldin sonbahar...
Ekime ne kaldı ki? Şurada topu topu 3 gün... Yaniii bizim ders sezonumuz başlıyor :) Çok mutlu ve heyecanlıyım çünkü sohbet, muhabbet, gülüşme, dertleşme, çay-kahve derken öğrencilerimiz yani arkadaşlarımızla geçireceğimiz yepyeni bir sezon önümüzde ve beeen çok özledim :)
Bu arada da yazın boş durmadım biliyorsunuz ki. Yine birkaç haftadır bloga yazamıyorum çünkü harıl harıl çalışıyorum ;) Bazen atölyede bazen evde ama elim boş durmuyor inanın :D Yukarıdakiler kanaviçe kolyelerin bir kısmı, daha var yani :D
Aşağıdakiler de bal kabaklarım. Malum sonbahar geldi ya... kabak mevsimi ne de olsa. Dün pazara gittim kabak almaya ama hala pazara kabak gelmemiş :/ Madem kabak yok o zaman ben de kendim yaparım :D :D :D Kumaş artan bir parçaydı. Tığ örgüleri de geçen sene ördüğüm ama bir türlü ne yapacağımı bilemediklerimdi...
Ağaç süslerine de başladım tabi... Daha var demeyin yeni yıl o kadar yakında ki :D
Bu arada Ankara'da kalan az sayıda öğrencimizle yaz boyu çalışmaya devam ettik tabi... Mesela aşağıdaki çerçevemiz gibi...
Elbette yine bol boll kanatlandık uçtuk... tutabilene aşkolsun :D
veee elbette yeni tekniklerimiz ve tarzlarımız var yeni sezonda ;)
Eh bugün pazar güzel bir kahvaltıyı hak ettik hafta boyu... Bana müsade mutfak beni çağırıyor ;)
Etiketler:
3D,
çarpıişi,
decoupage,
dekupaj,
etamin,
hamurkabartma,
kanaviçe,
mixedmedia,
steampunk,
takı
6 Eylül 2015 Pazar
Örgüye ara kanaviçeye devam :)
Atölyede yeni sezona girmeye sayılı günler kala ben de tığ işinden sıkılıp yine ve yeniden çarpı işine başladım :) Kanaviçenin en sevdiğim kısmı ahşapla güzel kombine yapılabilmesi. Bu çerçeve de ham haliyle evde uzun süredir bekleyenlerdendi. Biraz stencil biraz minyatür çarpı işine yakıştı değil mi? Bu arada minyatürlerin bir kısmı vakti zamanında İspanya'dan almıştım diğerleri Ankara'da İpekçi Cemal'den... :)
Kanaviçelerin şablonlarını pinterestten buldum. Oysa bunlar gibi Jeremiah Junction'a ait şablon evde ve bilgisayarımda bol miktarda var. (Dolunay sağ olsun :))
Yine de ben pinterestte bulduğum bu desenleri çok sevdim. Tabi ben çerçevelerin büyüklüğüne göre desenleri kafama göre kullandım :)
AAAA bu arada uzun bir aradan sonra kolye de işledimmmm.... :D Bu kolyeleden birisi Elif'in diğeri arabası Nurhayat'ın boynuna :D :D :D
Şimdi de başka bir kanaviçeye başlamak üzere yanınızdan ayrılıyorum ;)
Etiketler:
ahşap boyama,
ahşap tasarım,
cross stitch,
crossstitch,
çarpı işi,
çarpı işi takı,
çarpıişi,
çerçeve,
etamin,
Jeremiah Junction,
kanaviçe,
kaneviçe,
minyatür,
mutfak,
stencil,
takı
15 Ağustos 2015 Cumartesi
grannysquare günüymüş :) Ben de babaannemi anıyorum :)
Daha önceki yayınımda size babaannemle karşılıklı tığ ördüğümüzden bahsetmiştim ya... İşte o konuya geri dönüyorum. Neden mi? Çünkü bugün grannysquare (hanım dilendi bey beğendi) günüymüş :)
Yukarıdaki ve de aşağıdaki yatak örtüsü rahmetli babaannemin yaptığı bir örtüdür ve bu motifin tekrarı ile yapılmış. Oldum olası çok severim bu motifi... Fotoğrafta gördüğünüz yer annemin yatak odası. Her ne kadar bu örtüye el koymuş olsam da arada anneme ödünç veriyorum :D Bugün özellikle fotoğraf çekmek için gittim ;)
Rahmetli babaannem bu örtüyü annem bana hamileyken örmüş. Yani benimle yaşıt :) (elbette size 44 yaşında olduğumu fısıldayarak söylüyorum :D) Bunu anneme örerken bana da sarısını örmüş. Ufacık yatağıma örtmek için :D yani o da benle yaşıt ve o örtü de hala bende. Gözüm gibi bakıyorum. Arada çıkarıp sevip sarmalayıp dizlerime örtüyorum. Çok hoşuma gidiyor.
Ben ilkokuldayken sık sık babaannemlerde kalırdım. Annem de çalıştığı için okuldan çıkınca babaannemlere giderdim. Bana el işi şeyleri hep babaannem öğretti. Tığ işi örerken onu seyretmeyi çok severdim. Bana da bir tığ bir iplik verirdi ben de onunla savaşır dururdum. Sonraları gençlik ateşi mi nedir unuttum öyle şeyleri yapmayı. Taki evlenip kendi evim olana kadar...
Buradaki yastıklar da babaannemin elinden çıkmıştır. Ama onlar hala annemde... şimdilik :D
Evlenip İstanbul'a giderken babaannemim benim için yaptığı tüm el işlerini aldım. Genelde yaşıtlarım o tarz şeylere çok rağbet etmese de onların benim için yeri bambaşkaydı. 1994 yılında evlendiğimde mobilyadan ev aksesuarına herşey modern tarzda tercih ediliyordu, moda öyleydi. Hatta başta Kelebek mobilya olmak üzere mobilyalar hep siyahtı ve keskin hatlardan oluşuyordu. Country tarzını bilen ya da seven oldukça azdı. Ama biz oldum olası çok sevdiğim için mobilyaları Anamur'da karaçamdan özel olarak country tarzında yaptırdık. Dolayısıyla tüm o tığ işleri de evime çok yakışıyordu...
Ancak 3 yıl sonra Moskova'ya taşınınca tüm o eşyalar, el işleri Türkiye'de kaldı... 5 yıl önce döndüğümüzden beri büyük bir keyifle yeniden kullanmaya başladım...
Bugün madem grannysquare günüymüş ben de fotoğraflayıp koyayım dedim :) Aşağıdaki fotoğrafta solda rahmetli babaannem ve dedem sağda ben :)
Aşağıdaki fotoğraflarda rahmetli anneannem ve dedem...
Burda da ben yukardaki yatak örtüsünün üzerinde :D Annemin saç modeline bayılıyorum burada...
Aynı örütünün üzerinde yine ben :D birazcık büyümüş halim ;)
Annem, babaannem ve ben ;)
Annem, babam ve ben :)
Bu daaa babaannemin benim için ördüğü örtü. Bunu benden sonra kardeşim, kızım ve oğlum da kullandı. İnşallah ileride torunlarım da kullanacak :) ;)
Hanım dilendi bey beğendi... Neden böyle bir isim verilmiş bilmiyorum. Belki de yapabildiğim bir motif olduğu için belki de anılarımdaki yeri yüzünden çok seviyorum. O halde grannysquare günümüz kutlu olsun :D hafta sonunuz ve haftanız rengarenk geçsin ;)
Etiketler:
anı,
anılar,
babaanne,
crochet,
elişi,
eski,
grannysquare,
grannysquare2015,
grannysquareday,
örgü,
tığişi,
tığörgüsü,
yatakörtüsü
14 Ağustos 2015 Cuma
ne çabuk cuma oldu :)
Bir hafta sonu daha geldi çattı... Zaman ne hızlı geçiyor. O yüzden en küçük zaman dilimini bile değerlendirmek lazım. Sevdiklerimizle geçireceğimiz her an çok kıymetli...
Tabi bir de hobilerimiz var... Bir önceki postuma yorum yapan sevgili Nalan Ünal ne güzel yazmış... İyi ki hobilerimiz var, terapi kaynağımız bunlar... Yoksa giderek bozulan ve kirlenen (hem ahlaki hem insani hem çevresel olarak) dünya ile nasıl başa çıkarız?
Dün sıcaktan sığındığım balkonumdan bir adet bozuk para cüzdanı ve 4'lü bardak altlıkları ile içeri döndüm... Ne ara örmüşüm ben bile kendime şaştım :D
Hepinize huzurlu bir hafta sonu diliyorum. Huzur varsa mutluluk çok kolay, bir gülücüğe bakar ;) Sevgiyle kalın...
13 Ağustos 2015 Perşembe
günaydın dünya ;)
örüyorum... örüyorum... örüyorum... çekirdek çitlemek gibi birşey bu. Başladın mı bırakamıyorsun :D :D :D
Bu da ince uzunu olsun bakalım. Hem bu da çift taraflı. Sıkıldıkça arkasını çevir. Hayır işin komik yani bu kadar yastıkla ne yapacağım acaba ben :D Yakında yastıklardan koltukta oturacak yer kalmayacak :D
Ama olsun... Ben örerken çoook keyif alıyorum. Rahmetli babaannem öğretmişti tığ örgüsünü bana. İzmir'in yaz sıcağında onunda Karşıyaka'daki püfür püfür esen salonunda bir tığ işi onun elinde bir tığ işi benim elimde örer dururduk. Bir defasında bir iplik çok karışmıştı. Açmaya çalışırken çıldırıyorum sanmıştım iyice dolanmıştı. Sinirlendiğimi görünce elimden aldı, çözmeye başladı. Çok geçmeden yumak açılmıştı. Bana dönüp "ne iş yaparsan yap sabırla yapmazsan ve bıkarsan hiç bir işte başarılı olamazsın" demişti... Sonra kalktı, mutfağa gitti, patlıcan ve biberleri kızartmaya başladığında ben de balkondaki mermer masanın üzerine akşamüstü çayı için sofrayı hazırlamaya başladım... Benim sabrım sanırım o günden geliyor :) Babaannemi gerçekten çok ama çok özlüyorum... :(
O yüzden tığ işi örerken hep yanımdaymış gibi gelir. Yine birlikte örüyormuşuz gibi gelir... Belki de bu yüzden bana bu kadar keyif veriyor.
İşte böyle... Bu defa çiçek de kondurdum tek tarafına. Ama beyaz ipim bitti... Şimdi gidip beyaz ip almam lazım. O yüzden bana müsade :) Bu arada iplik olarak DMC natura kullanıyorum. Muhteşem bir ip... Yakında tekrar karşılaşırız elbet sizlerle :) mutlulukla kalın :)
9 Ağustos 2015 Pazar
boyaya ara, örgüye devam :)
tarcinmoscow.blogcu.com adresini açalı tam 7 yıl olmuş... Ondan önce sildiğim blogumu da hesaplarsak yaklaşık 9.5 yıllık bir blog geçmişi ediyor... Dile kolay :)
Blog yazmayı seviyorum, bazen de ara vermem gerekiyor ve özlüyorum ama çok seviyorum... Sizlerin yazdığınız blogları gezmeyi de seviyorum. Kahvemi koyup, bilgisayarımı alıp balkona kaçmayı, bloglarda gezip bir şeyler yazıp yayınlamayı da seviyorum... Bir de boyamayı, kanaviçe işlemeyi, örmeyi, dikmeyi, resmetmeyi, fotoğraflamayı, süslemeyi, değiştirmeyi, gezmeyi, gezdiğim yerleri yazmayı... liste uzaaar gider :) En çok da bunları sizinle paylaşmayı...
Hayatımda gelişen olayları, ufaklı büyüklü mutlulukları, kızgınlıkları ya da küskünlükleri de... Adı üstünde burası blog... yani internet günlüğüm...
İlk blog yazmaya Moskova'yı tanıtıcı gezi yazıları ile başlamıştım... Bana pek çok da kapı açtı bu yazılar. Mesela gazeteciliğe soyunmam, internet habercisi olmam bu yazılar sayesinde oldu. Sonra el işleri, boyamalar, karalamalar, fotoğraflamalar... İşte bu güzden blogculuğu seviyorum... Beni tamamen yansıtıyorlar
.
Bu sıralar canım pek bir örgü örmek istedi... Geçen yazdan kalma ufak tefek parça pinçik tığ yünlerim yetmeyeceği için birkaç tane daha aldım. Harıl harıl örüyorum. Evde her yerimiz yastık dolu ama ben yine de kendimi durduramıyorum yine yastık ördüm :D Hem de iki taraflı kullanılabilir oldu. Bu motifin Türkçe adı nedir bilmiyorum. Bilen varsa yazsın lütfen merak ediyorum :) İngilizcesi pinterestten anladığım kadarıyla granny square. Bence çok güzel bir isim :)
Tığ işinde pek fazla motif bilmem. Ya da hani motifi görür görmez çıkarabilen o becerikli insanlardan da değilim. Ama bu granny square'i çok seviyorum ve nispeten yapabildiğim için de mutlu oluyorum :D
Hepinize mutlu, huzurlu, eğlenceli ve keyifli bir pazar dilerim... Hafta içi görüşmek üzere ;) sevgiyle kalın :D
Etiketler:
crochet,
DMC,
grannysquare,
handmade,
handmadewithlove,
motif,
natura,
pillow,
tığ,
tığişi,
tığörgüsü,
yastık
7 Ağustos 2015 Cuma
el boyaması örgü kutusu, rosemaling ;)
Dün bir ce deyip kaçmıştım... Söz bu defa biraz sohbete dalacağım :)
Yıl 98... Moskova'ya gideli 6 ay olmamış daha... Bir arkadaşımın tavsiyesi ile International Women's Club'ı (IWC) yeni keşfetmişim. İkinci defa toplantısına katılıyorum ve toplantı bir elçiliğin residence'inde.. Hangi ülke şimdi hatırlamıyorum. Bir köşede IWC'nin charity (yardımlaşma) kulübünün masası diğer köşede bir Rus bayanın satış yaptığı masa... Yardımlaşma kulübünde görevli olan bayan bir konserin biletini yardım amaçlı satıyor. Konser Moskova Çaykovski Devlet Konservatuar'ının konser salonundaki bir konsere ait. Konservatuarın kurs bölümündeki öğrencilerin yıl sonu konseri. Diğer köşedeki balık etli Rus bayan ise el boyaması takılar satmakta...
Elbette önce konser biletleri alındı ki sonradan hiç pişman olunmadı. Zira ilk defa 8 yaşında bir çocuğun soluksuz bir Beethoven'ı böylesine kusursuz hem de piyanoda çaldığına şahit olundu... Piyano üzerindeki parmaklar hızından takip bile edilemedi....
Ardından balık etli adı hatırlanamayan Rus bayandan el boyaması küpeler alındı...
Demiş miydim? ben bir takı delisiyim...
hele ki el boyaması ya da işlemesiyse...
ki kendim de yapabildiğim halde gördüğüm zaman almaya çalışırım...
Tabi ki aldım...
Hala duruyor ama şu anda yerini bilmiyorum, bulursam bir ara paylaşırım...,
El boyaması, Rus tarzı ve ben yıllar sonra o tarzın uluslar arası adının rosemaling olduğunu öğreniyorum...
Eğer diyorum...
Ben Moskova'da yaşarken gazeteciliğe bu derece balıklama dalmasaydım ya da kulüp ve dernek işlerine bu derece gönüllü olmasaydım... Muhtemelen Rus el sanatlarında daha bir farklı yerde olurdum..
Ama o zaman, Tilbe Saran, Cüneyt Türel, Erol Evgin, Akgün Akova, Sunay Akın gibi çok kıymetli insanlarla günlerimi Moskova sokaklarında geçiremezdim...
Demek ki bu işlere girişmem için doğru zaman buymuş...
Aşağıdaki kutuya gelelim şimdi,,,
Ben bir örgü örerim... Kıskançlıktan parmaklarınızı ısırır bir daha şişi tığı elinize bile almazsınız :D :D :D
Şaka şaka... boyalarla fırçalarla aram ne kadar iyi olursa olsun şiş tığ ve iple aram o kadar da değil, orta şeker diyebilirim...
Olsun eğer o gün beni rengarenk yünler mutlu edecekse o da harika, hatta mükemmel, hatta süper... Elimden gelenin en iyisini yapmaya çalışırım ;)
Sonuç olarak aşağıdaki kutuyu evimden eksik edemediğim rengarenk yünler ve şişlerim için yaptım :D
Aramızda kalsın bu kutu aslında okey kutusu... Bizim o tarz oyun adetimiz olmadığı için onun yerine yün kutusu yaptım hihihi :D :D :D
Sanmayın ki her gün bir el boyaması bitiriyorum :D o kadar da değil hani :D bu kutuyu boyayalı 2 ay kadar oldu ancak paylaşıyorum ;)
Hepinize keyifli bir akşam ve keyifli bir hafta sonu dilerim... sevgiyle kalın efem :D
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)