Mutlu anlarımız ânîden çalan bir telefonla bıçak gibi kesilebiliyor.Marmaris'e gelen arkadaşlarımızla güzel bir gün geçirmiş ve tam akşam yemeğine oturmuştuk ki telefonum çaldı.Oğlumun evine hırsız girmiş, bozuk ve ölmüş yatan bir laptopunu ve askerlik resimlerinin bile içinde olduğu geçen yıl aldığı laptopunu götürmüş.Bunlarda hiç gözümüz yoktu asıl problem kedisi ortada yoktu.Ev zemin kat ve camlarda emniyet demirleri vardı.Sokak kapısı da kuvvetli olduğu için demire tehlike anında çıkılabilmesi için açılır bir kanat konmuş ve asma kilitle içeriden kilitleniyordu.Şimdiye kadar hırsızlar fark etmemişti.Hırsızın girmediği tek daireydi.O da halloldu.Kedinin oradan kaçmış olabileceğini düşünen oğlum deliye döndü.Elinde fener sokaklarda ağlaya ağlaya kedisini arıyordu.Evde aramışlar bulamamışlar.Hırsız saat kaçta girmiş, cam kaç saattir açık belli değil.''Gitti kızım, gitti kızım'' diye perişan oldu..Zar zor eve dönmeye ikna ettik.Ben israrla ''evdedir, sinmiştir korkudan bir köşeye'' diye evi tekrar arattım.Evden dışarısını bilmeyen kedicik nereye kaçsın? Nitekim kızımın odasındaki çekyatın duvarla arasındaki boşluğa sinmiş.Oğlumun feryatları iyice yükseldi.''Gitmemiş kızım, beni bırakmamış '' diye avaz avaz salıverdi kendini.Neyse hem kedi, hem de oğlum sakinleştiler sonunda.Bu gece koyun koyuna uyurlar artık.Böyle zor zamanlarda kocam ve ben kuş olup uçmak, anında yanlarına ışınlanmak istiyoruz ama ne mümkün.Cana gelecek mala gelsin deyip yine de şükürler ediyoruz.
Bütün bu olanlar şöyle kenarda dursun.Ben bu gece size boyunluk yayınlayacaktım.Bu boyunluğu günü birlikte geçirdiğimiz çok sevdiğim arkadaşıma hediye ettim.Ummadığım kadar çok beğendi.Memnun oldum tabii.Lacivert görünüyor ama aslında mor üzerine çingene pembesi ve bu sefer boyun mankenim bir vazo:)))