Tüm hakkı saklıdır. Blogger tarafından desteklenmektedir.
Salatalar/Mezeler etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Salatalar/Mezeler etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

2 Temmuz 2014 Çarşamba


Yeniden merhabalar,
Bu arada şööyle bir memleket turu yapıp geldiğim için ses vermez olmuşum. Bir ara tempo iyiydi bende, haftada iki yazıya sabitlemiştim ama yine kaçırdım ipin ucunu.
Ramazan' ın 5. gününü de geride bırakırken hem bir hayırlı Ramazanlar dilemek hemde daha evvel yayınlamış olduğum davet sofrasından tarifini vermediğim bu güzelim patates salatasının tarifini vermek için geldim karşınıza. 

10 Nisan 2014 Perşembe


Yine, yeni, yeniden merhaba,
Öğle molasından faydalanıp yeni yazımı hazırlamak, sofradaki lezetlerin tarfilerini vakit geçirmeden vermek istedim.
Hepsinin tarifini vereceğim ama seçerken zorlanıyor, heyecanlanıyorum.
Eee ne de olsa hepsi benim bebeklerim :)
Buğday salatasını çok severim. Besleyici olması tercih etmemdeki en büyük sebep.
Sofralar için de farklı bir salata alternatifi oluyor hemde.
Artık nasıl seviyorsam bir hayli fazla yapmışım. Misafirlerim haricinde iş yerindekilere bile kısmet oldu o derece.

7 Nisan 2014 Pazartesi



Yeni bir gün, yeni bir haftadan herkese merhaba.
Cumartesi günü tatlı bir koşuşturmacayla misafir ağırladım. 
İnsan sevdikleriyle beraber olunca yorgunluk falan kalmıyor hiç.
Keşke vaktim olsa da daha sık davet edebilsem sevdiklerimi, dostlarımı, akrabalarımı.
Bir sofra başında biraraya gelebilsek, gülsek, sohbet etsek.
Çalışma hayatı, iş, güç, koşturmaca derken bir araya gelmenin dışında telefonla konuşup bir hal hatır soracak vakit bile bulamıyor insan.
İhmal ediyoruz sevdiklerimizi.

15 Nisan 2013 Pazartesi


Günaydınlarrr...
Herkese mutlu musmutlu bir hafta diliyorum. Güneşli bir haftasonunun ardından sendromsuz bir pazartesi geçirmeniz dileğiyle...
Bulgur köftesi minik minik fellah köfteleri yapmaya sabrım olmadığı için ortaya çıktı :) Beni uğraştıracak, oyalayacak şeyler yapmayı pek sevmiyorum. Birşey hemen olsun bitsin derdindeyim. Fazla uğraşmayayım, hemen yiyeyim diye :)
Bu bulgur köfteleride akşamın dokuzunda yapıldı ve gece gece afiyetle yendi.. Aklımda duracağına midemden dursun lafı benim için söylenmiş sanki :)


Malzemeler:
1 su bardağı ince bulgur
Yarım su bardağı sıcak su
1 yumurta
2 yemek kaşığı un
1 yemek kaşığı irmik
1 adet orta boy soğan (rendelenmiş)
1 yemek kaşığı salça 
1 diş sarımsak (rendelenmiş)
Tuz
Karabiber
Kimyon 
Pul biber
1 limonun suyu

Sosu için:
3 adet domates
2 diş sarımsak
3 çorba kaşığı sıvı yağ
3 çorba kaşığı nar ekşisi
Tuz 
Karabiber
Birkaç dal maydanoz

Yapılışı:
Bir kabın içine bulguru alın ve üzerine sıcak suyu ekleyerek kapağını kapatın. Bulgur şiştikten sonra üzerine
yumurta, un, irmik, rendelenmiş soğan, sarımsak, limon suyu, salça ve baharatları ekleyip yoğurun. Genişçe bir tencereye bolca su koyup kaynatın ve tuz ekleyin. Elinize fındık büyüklüğünde parçalar alarak yuvarlayın ve elinizle bastırıp yassılaştırın. Kaynayan suya yeteri miktarda köftelerden koyup pişirin. Köfteler suyun üzerine çıkınca pişmiş demektir. Tüm köfteleri bu şekilde pişirip servis tabağına alın.
Köfteler pişerken bir yandan domateslerin kabuklarını soyun ve küp küp doğrayın. Tavaya sıvıyağı alın ve kızdırın. Üzerine domatesleri, rendelenmiş sarımsakları ilave edip kaynatın. Kaynadıktan sonra nar ekşisi, tuz, karabiberi ekleyip 2-3 dakika daha kaynatın ( Domatesin sulanma durumuna göre süreyi arttırıp, azaltabilirsiniz). Sosunuzu servis tabağındaki köftelerin üzerinde gezdirin ve maydanozu ince ince kıyıp süsleyin.

AFİYET OLSUN :)

22 Aralık 2012 Cumartesi


Herkese mutlu hafta sonları diliyorum :)
Yazmaya başladım ama hala yazının başlığı yok. Bu yaptığım yemeğin adı ne olacak hiç bir fikrim yok açıkçası :)
Fikrim geldiği an yazının başlığını da koymuş olacağım.
O zamana kadar biz biraz sohbet edelim :)
Bu ara aklım sürekli yemek tariflerine çalışıyor. Buna biraz şundan katsam, bunu şu şekilde pişirsem diye düşünür buluyorum kendimi sürekli.
Vaktim oldukça yemek bloglarını geziyorum, evde ki yemek kitaplarını ve dergilerini karıştırıyorum. Ha birde D Smart'a yeni eklenen 24 Kitchen Hd kanalını izliyorum. Evde olduğum vakit sürekli bu kanal açık. Hatta yemek tarifleri izlerken yemek yapmayı unuttuğum bile oluyor :))
Gün içinde akşama ne pişirsem sorusu sürekli dönüyor zihnimde. E tabi iki tane evli kadın bir araya gelince dönen muhabbette yemek üzerine oluyor. Alıp verilen tarifler, yemek önerileri derken akşam ki menü de çıkıveriyor ortaya :)
Bu tarifte yine bu şekilde çıktı ortaya. Atla deve değil farkındayım ama şekil olarak da tat olarak da beğenerek yedik.


Malzemeler:
3 adet büyükçe patates
2 adet orta boy havuç
1 adet soğan
4 çorba kaşığı sıvıyağ
Tuz
1 kase sarımsaklı yoğurt
Pul Biber
Nane

Yapılışı:
Patateslerin kabuklarını soyup küp küp doğrayın. Patatesleri bir tencereye alın ve üzerini geçecek kadar su ekleyip, patatesler yumuşayıncaya kadar pişirin.
Havuçları rendeleyin ve 1 çorba kaşığı yağda yumuşayıncaya kadar soteleyin. 
Haşlanan patateslerin suyunu süzün ve bir çatal yardımıyla ezin. Püre yapar gibi ezmenize gerek yok. 
Soğanı yemeklik doğrayın ve 1 yemek kaşığı sıvıyağda kavurun. Üzerine ezdiğiniz patatesleri ekleyerek 2-3 dakika kadar karıştırın.
Silikon muffin kalıbı ya da küçük kasenin dibine önce 1 yemek kaşığı havuç, ardından da patatesten koyup bastırın ve kalıbı ters çevirerek tabağa alın. Tüm malzeme bitene kadar bu işlemi tekrarlayın.
Bu küçük tepeciklerin üzerine 1 yemek kaşığı sarımsaklı yoğurt dökün.
2 yemek kaşığı yağ ile pulbiber ve naneyi kızdırın ve yoğurdun üzerine dökün.

AFİYET OLSUN :)

16 Haziran 2012 Cumartesi


Herkese kocaman merhaba,
Havalar öyle sıcak ki buralarda; ne oturmak mümkün, ne uyumak, ne yemek yapmak nede yemek yemek.
Resmen oturduğumuz yerde eriyoruz. İş yerinde klima var ama onuda hasta olmamak için açıp kapatmaktan hasta olacağım artık :)
Evde tüm kapı, pencere açık ama biraz bile esmiyor. Artık akşamları en sevdiğim şey buzz gibi bir kapuzu kıtlıktan çıkmışcasına yemek. Başka bir şey kesmiyor bu harareti. 
Artık küçük mutfağımda pişen bir tencere yemeğe bile tahammülüm yok. Öyle içimi serinletecek hafif salatalar, menemen ve bol bol cacık yemek istiyor canım :)
Bu salatada benim en sevdiklerimden. 


Malzemeler:
3 adet kabak
1 kase sarımsaklı yoğurt
2 yemek kaşığı mayonez
Bir tutam dereotu
Pulbiber
Tuz

Yapılışı:
Kabakları rendeleyin. Dereotlarını ince ince kıyın ve diğer tüm malzemelerle karıştırın.  İşte salatanız hazır :)

AFİYET OLSUN :)

9 Mart 2012 Cuma



Bir haftanın daha sonuna geldik :) Cumartesi ve pazar günleri çalışmayacak olmanın dayanılmaz hafifliği var üzerimde. Haftasonu için acaba bu haftasonu değişik ne yapsam, acaba ne pişirsem diye düşündüm durdum :)
Malum koskocaaa iki gün... Neler yapılmaz ki? Hele ki yaşadığın şehirde yapacak hiçbir şeyin olmaması bu koskoca iki günü mutfakta değerlendirmek için bulunmaz nimet. Bakalım pek hevesleniyorum ama temizlik yapıp yorgunluktan oturup kalmazsam iyidir :)
Ayrıca bugün tamda işten çıkarken blogumun kontrol paneline şöyle bir göz atmamla gördüğüm yorum beni çok mutlu etti.
Sevgili Kitap Kurduyum Ben blogunun yazarı bana katıldığım hediye çekilişinde talip olduğum kitabın bana çıktığını müjedeledi :) Pek bir mesut oldum :) Sabırsızlıkla kitabımı bekliyorum..


Bugün işyerine götürdüğüm bilgisayarımda arşivimdeki fotoğraflarımı düzenledim. Sadece Yazılanlar ve Yazılacak olanlar diye ikiye ayırdığım fotoğraflarımı birde türlerine göre ayırdım. Bazılarını yayına hazır hale getirdim. Öyle bir rahatladım ki sanki gardrobumu düzenlemiş kadar mutlu oldum  :)
Bu sofrada arkadaşlarımı davet ettiğim bir kahvaltı sofrası. 6 kişi olacağımız kahvaltıda arkadaşımızın rahatsızlığı nedeniyle 4 kişiydik. Normalde sofra fotoğrafı çekmek benim için çok zor. Misafir beklerken, bir koşturmaca içinde oluyor insan. Arkadaşlarım gelincede onları bekletip fotoğraf çekmek hiç hoşuma gitmiyor. Bu fotoğrafta eksikler olsada en azından blogumda bir sofra görüntüsü olsun istedim :)


 Mayasız poğaçaları acelem olduğunda yaparım. Hem tüm malzemeleri birlikte koyup yoğurmak, mayalanmasını beklememek tercih sebebim.  Birkaç gün tazeliğini koruyor olması da ayrı güzel tabi.


Peynirli Poğaça


Malzemeler:
2 adet yumurta (Birinin sarısı üzerine)
4 yemek kaşığı yoğurt
1,5 çay bardağı sıvıyağ
1 paket kabartma tozu
Tuz
150 gr peynir
3-3,5 bardak un

Yapılışı:
Tüm malzemeyi karıştırıp, yoğurun(Unu kontrollü ekleyin). Mandalina büyüklüğünde parçalar kopararak yuvarlayın ve elinizde düzleyin. Ortasına peynir koyup kapatın ve  fırın tepsisine aralıklı olarak dizin.Üzerine yumurta sarısı sürün, 180 derece fırında üzeri kızarana kadar pişirin.



Semizotu Salatası


Malzemeler:
1 bağ semizotu
2 adet domates
Taze nane
Zeytinyağı
Limon
Reyhan Otu (varsa)
Tuz

Yapılışı:
Semizotlarını yıkayın ve kalın saplarından ayırıp kaba alın. Üzerine doğradığınız domatesleri ekleyin. Yağ,tuz, nane, reyhanıda ekleyip karıştırın ve servis edin.

AFİYET OLSUN :) 

6 Mart 2012 Salı


Madem hızımızı aldık ara vermeden devam edelim. Amman nazar değmesin :) Lakin hemen su koyverebilirim :)
Şimdi size yemeklerinizin yanında ahenkle dans edecek bir salata .. Bana kalsa ben bunu yanında bolca ekmekle bir öğün yaparım ammaaa artık ekmek yemek yasak!! Elimi dokundurursam cısss ama dayanamıyoruuuummm:) 6 ayda aldığım 9 kilonun üzerine değil ekmek yemek, yemek bile yemesem yeri ama kim dayanacak o kadar açlığa.. Hem kim yiyecek o güzelim pastaları, poğaçaları, börekleri, tatlıları... Bir yandan ekmek makinasında mis gibi ekmek pişerken, tam da karşımdaki masada komşumun yapıp bana getirdiği brownie, kısır ve ıspanaklı börek duruyorken söyleyin bana arkadaşlar kim rejim yapabilir :)
Yok canım o kadar da kilom yok ki benim sadece yediklerime dikkat etsem daha da almasam masallarıyla kendimi avuturken ben kendimi bir anda ya yiyecek birşeyler hazırlarken buluyorum ya da mikser elimde kek çırparken :)
Ama olsun HAYAT YEMEK YEDİKÇE GÜZEL diyorum ben :))

Yoğurtlu Patlıcan Salatası

Malzemeler:
İstenilen miktarda közlenmiş patlıcan
Sarımsaklı yoğurt
1 yemek kaşığı domates salçası
4 yemek kaşığı sıvıyağ
Tuz
Yapılışı:
Közlenmiş patlıcanlarınızı ince ince kıyın ve sarımsaklı yoğurt ile karıştırın. Bir kenarda sıvıyağla ile salçayı kavurun ve yoğurtlu patlıcan karışımınızın üzerine gezdirin.
İşte bu kadar..

AFİYET OLSUN :)

1 Ocak 2012 Pazar


2012'nin ilk gününden herkese merhaba. 
Yılın ilk gününde çalışmış ve yeni eve gelmiş biri olarak diyebilirim ki,  bu berbat birşey :)
Gerçi dün akşamın bizim diğer akşamlarımızdan hiç bir farkı yoktu diyebilirim. Evde oturup, tv kanallarını zaplayıp çekirdek çitlettik. Bir ara yaklaşık 1 buçuk saat kadar elektrik kesintisi yaşadık. 2012 ye girerken Hadise izliyordum. Hadise aşk kaç beden giyer derken bende Hadise'nin 42 beden falan olduğunu düşünüyordum :)
Protestolardan dolayı her yer kapalı olduğundan doğru dürüst alış veriş yapamayıp kallavi bir sofra hazırlayamadım tabi ki. Ne yapmayı düşünsem yok o yok bu yok :) Birde üzerine suların kesikliği... Değmeyin keyfime :) 
İnsan herşeyin bolluğunda var olanların kıymetini bilemiyor. Ne zaman ki dara düşüyor, eksikliğini görüyor, o zaman işte aklı başına geliyor. Şimdi bizde aynı durumdayız. Kayseri'deyken doğal gazın, bol bol suyun, ucuz kiranın, huzurlu bir yerin kıymetini bilememişiz. Şimdi böyle deyince Kayseri'yi özledim gibi anlaşılacak :) Hayır Kayseri'yi hiç mi hiç özlemedim. Hem eşim hem kendim için çok çok çalışmak ve bol bol huzursuzluk demek bizim için. Hatırlamak bile bazen yoruyor bizi. 
Burada olduğumuz günlerin sayılı olduğunu ve buradan dönünce bizi güzel günlerin beklediğini düşündükçe daha bir hızlı geçiyor zaman. Yine de Allah'ım bugünümüzü aratmasın, sağlık sıhhat versin herşeyin üstesinden gelir insan evladı.
Burada birçok arkadaşımız var. Yapılacak şeyler kısıtlı olduğundan birbirimizi kahvaltılara, çaylara, yemeklere davet ediyoruz evlerimizde. Elimizden geldiğince, malzeme bulabildiğimizce ağırlıyoruz misafirlerimizi. 
Bu salatada Hatay'lı arkadaşım Selma'nın ellerinden çıkma. Kahvaltıya nasıl bir gömüldüysek elimde salataya dair tek bir fotoğraf var. O derece yani :) Canım arkadaşım ellerin dert görmesin.

Malzemeler:
2 su bardağı haşlanmış nohut
1 adet domates
Yarım demet maydanoz
Yarım demet dereotu
2-3 sap yeşil soğan
Limon
Zaytinyağı 
Tuz

Yapılışı:
Domatesi küp küp doğrayın. Maydanoz, dereotu ve yeşil soğanı ince ince kıyın. Nohut, domates ve yeşillikleri karıştırın. Limonu sıkın, zeytinyağı ve tuzu ekleyerek karıştırın.

AFİYET OLSUN :)

29 Aralık 2011 Perşembe


Merhaba arkadaşlar.
Herkese kucak kucak sevgi getirdim. Güzel başlayalım yazımıza güzel bitsin diyorum. Biraz kafanız dağılsın, biraz uzaklaşın gündelik stresten. Zaman o kadar değişik akıyor ki, herkesin gündemi bir anda değişiveriyor. Artık yeni bir güne başlarken acaba bugün ne olacak diyorum. Bugün kimin başına ne gelecek. Bu akşam haberlerde acaba hangi felaketlerin tellallığını yapacaklar... Maalesef korktuğumuz gibi her gün can sıkacak, moral bozacak şeyler oluyor. Sürekli hayatımızdan çalıyoruz sanki. Son günlerde 2011 yılının değerlendirmesini yapıyorlar tv programları. Yazdıklarımı haklı çıkarır vaziyette hepsi, hiç iyi birşey yok maalesef. 
Şimdi diyeceksiniz ki güzel başlayalım güzel bitsin dedin ama hep kötü konuştun. Haklısınız... İşte bende bunca kötü şeyin içinde buraya yazıyor, buraya içimi döküyor olmaktan çok mutluyum. Belki sık yazmıyorum ama yazdığımda da terapi gibi geliyor. Arkadaşlarımın bloglarını okuyorum, hepsini ayrı ayrı seviyorum. Tek tek yorum yapamıyorum ama hepinizi okuyorum. Uzaktan uzağa el sallıyorum size buradan :)
Ve birde aldığım yorumlar, mailler beni daha da buraya, size bağlıyor. İyi ki varsınız, iyi ki burdayım :)


Malzemeler:
1 su bardağı pirinç
Yarım demet dereotu
Yarım demet maydanoz
4-5 çorba kaşığı mısır
3-4 adet salatalık turşusu
3-4 adet yeşil soğan
Limon 
Zeytinyağı
Tuz

Yapılışı:
Pirinci 3-4 bardak suda yumuşayana kadar haşlayın ve suyunu süzün, bir kenarda soğumaya bırakın.
Dereotu, maydanoz, soğanı yıkayıp ince ince kıyın. Salatalık turşusunu da küp küp doğrayıp, tüm malzemeleri pirincin üzerine ekleyin, karıştırın.

AFİYET OLSUN :)

21 Şubat 2011 Pazartesi

Son birkaç gündür tek gündemimiz, aklımız, fikrimiz Libya'da... Sevgili Pepela'mız, canım arkadaşımız, kardeşimizde... Nihayet canım arkadaşım Zelihacığım'dan haberini almış olsamda ailesiyle beraber kardeşim toprağımıza ayaka basmadıkça içim hiç rahat olmayacak. Lütfen dualarınızı eksik etmeyin kardeşimizden!

Tek derdimiz mercimek köftesi değil tabi ki ama akşam tarifi yazmaya başlayıp yarım bırakmak zorunda kalınca bu akşam mutlaka yazmam gerektiğini düşünüyorum. Zaten uzun zamandır güncellemedim sayfamı.
Mercimek köftesinin zor yani hiç yok. Hatta o kadar kolaymış ki ziyan ettiğim onca mercimek ve bulgura acıyorum yani. Burada tek sorun mercimeği haşladığımız sudan kalan miktar. Biraz sulu bırakın yazan tarifler yüzünden eklediğim bulgurların yüzünden kısır köftesi haline gelen mercimek köftelerim oldu benim. Ne yazık! Sanıyorum 3. yapışımda tam kıvamında oldu köftelerim. Ki ben yemek konusunda bir kez başarısız olduktan sonra uzuuunnca bir süre bir daha denemem o yemeği. Ama nedense azmetmişim mercimek köftesini yapmak için. Burada esas önemli olan mercimeklerin su içinde yüzmemesi haşladıktan sonra. Yani mercimekler bulamaç olana kadar haşlıyorum(suyunu çekiyor) ben ve hemen içine bulguru atıyorum. Mercimek sulu olmayınca o bulamaç halinden ve kapağını kapattığımız için bulgurlar hemen yumuşayı veriyor ve sert bir karışım oluyor.Hatta çok sert olsun, bulgur bir hayli sıksın ki yeşillik girince içine iyice yumuşamasın.
Şimdi bu ön bilgilerden sonra geçelim tarife...

Malzemeler:
1 su bardağı kırmızı mercimek
Yarım su bardağı ince bulgur
1 çorba kaşığı domates salçası
1 çorba kaşığı biber salçası
1 adet orta boy kuru soğan
4 çorba kaşığı zeytinyağı
1 demey maydanoz
Yarım demet dereotu
5-6 adet taze soğan
Marul
2-3 diş sarımsak
Tuz
Pulbiber
Kimyon
Karabiber
Nane
Limon

Yapılışı:
Mercimeği 4 bardak suyla suyunu çekene kadar haşlayın. İçine bulguru ekleyip karışıtırın, kapağını kapatın ve 20-30 dakika bekleyin. Bu arada soğanı ince ince doğrayın ve zeytinyağıyla kavurun ve üzerine salçaları ekleyin. Bir kenarda beklettiğiniz bulgur-mercimek karışımının üzerine salçalı karışımı döküp iyice yoğurarak yedirin. Bu arada dikkat edin sıcakken yapmayın.
Yeşillikleri doğramayı unuttuk tabi:) Yeşil soğanı, maydanoz ve dereotunu ince ince kıyın. Robottan geçirmenizi tavsiye etmiyorum çok sulanıyor. Yeşillikleride ekledikten sonra yine karıştırıyoruz ve köfte şeklini vererek bu meşakkatli köfteye son veriyoruz.

AİFYET OLSUN:)


7 Aralık 2010 Salı


İyi akşamlar herkese! Tabi ki gündüz okuyacaklar için ise günaydın ve iyi günler:) Havaların soğumasından dolayı sizde benim gibi canı sıkılanlardan mısınız? Keşke hep yaz olsa diyenlerden misiniz? Ben aynen öyleyim. Kış geldiği zaman bütün moralim bozulur, keyfim kaçar. Dışarıya çıktığımda yüzüme vuran soğuğu, kulaklarımın donmasını, ellerimin üşüyüp çatır çatır çatlamasından nefret ederim. Ama ne yazık ki kışı yazından uzun olan bir yerde doğdum, büyüdüm ve yine aynı şekilde kışı pek bir sert olan başka bir şehirde yaşıyorum. Günün birinde yazı kışından uzun ve sıcak olan bir ilde yaşamak umuduyla geçiriyorum kışları. Mesela üniversitede Hataylı arkadaşım anlattıkça imrenirdim oraya. Turunçgillerle dolu bir bahçe, defne sabunu kokulu bir ev ne kadar güzel olur değil mi? O mis gibi kırma zeytinler... Herşeyin en doğalı şimdiki tabirle en organiği...Diyorum ya kış gelince bir bunalım başlıyor bende; bu satırlarda o anlardan birinde güneşe olan özlemden dolayı yazıldı:) 
Şimdi kışı sevmiyoruz diye kış sebzelerini de sevmeyelim olur mu hiç? Olmaz tabi ki!! Bir lahana, bir pırasa, bir karnabaharı, bir brokoliyi sevmeyelim mi yani:) Kışı sevmiyoruz ama kışın getirdiği nimetlere bayılıyoruz. Elimizden geldiğince istifade etmeye çalışıyoruz nimetlerden ve yararlarından. 
Salataya bayılıyoruz ya hani brokoliye de bayılıyoruz. E o zaman brokoli salatasını yapmamak ve yememek olmaz değil mi? Hadi bakalım buyrun salatamızı yiyelim:)

Malzemeler:
500 gr brokoli
4-5 çorba kaşığı garnitür
Yarım limon
5 çorba kaşığı zeytinyağı
Tuz
3-4 diş sarımsak

Yapılışı:
Brokoliyi haşlıyoruz yada buharda pişiriyoruz. Suyunu süzdükten sonra servis tabağına alıyoruz ve bir kenarda soğutuyoruz. Diğer yandan sarımsağı rendeleyip diğer malzemelerle karıştırıyoruz ve  soğumuş olan brokolilere ekleyip karıştırıyoruz. 

AFİYET OLSUN:)

10 Ağustos 2010 Salı

Resim yazısı ekle
Ciğeri pek seven biri değildim eskiden. Bunda anneminde sakatat yememesi ve evde pişirmemeside büyük etken olabilir. Sonrasında üniversitede öğrenci evimizde hem ekonomik, hem kolay pişen hem de faydalı bir besin olmasından mütevellit sıkça pişirir olduk. Eğer o gün başka yemeğiz yoksa soğanla hafif su ekleyerek pişirirdik ya da yemeğin yanına kızartmasını yapardık.
Geçenlerde bu sıcaklara aldırmayıp canım arnavut ciğeri çektiği için fellik fellik temizlenmiş dana/kuzu ciğeri aradım. Çünkü bir keresinde zarıyla aldığım ciğeri ayıklayıp pişireyim derken neredeyse bütün günüm ciğerle uğraşarak geçmişti. Ki ben öyle eti ciğeri ellerken bir fena olurum :)) Nihayetinde bulamayıp inatla ciğer isteğimede bir son vermek için tavuk ciğeri alıp eve geldim. Biraz mantarla pişirince değişik, güzel bir tat oldu.

Malzemeler:
  • Yarım kilo tavuk ciğeri
  • 7-8 adet mantar
  • 1 adet soğan
  • Tuz, karabiber, pul biber, kekik, sumak
  • Kızartmak için sıvı yağ (3-4 yemek kaşığı)
  • 2-3 diş sarımsak
Yapılışı:
Ciğerleri yıkayıp çok küçük olmamak kaydıyla bölün. İçindeki yürekleride ikiye bölün. Sıvıyağda ciğerleride zedelemeden ara sıra karıştırarak kızartın. Ciğerler suyunu salmaya başladığında dörde böldüğünüz mantarıda ekleyin. Suyunu çekene kadar pişirin. Ocaktan indirmeye yakın tuz,karabiber,kekik,pul biberi ekleyip altını kapatın.
Soğanı piyazlık doğrayın, biraz tuzla fazla bastırmadan ovalayın ve ardından soğanları yıkayın. İstediğiniz miktarda sumak ekleyerek ciğerin yanında servis yapın (İsterseniz kıyılmış maydanozda ekleyebilirsiniz).
AFİYET OLSUN:

4 Ağustos 2010 Çarşamba


Havalar o kadar sıcak ki mutfakta ocağın karşısına geçmek tam bir işkence. Zaten canımızda yemek yemek istemiyor. Hep böyle aperatif, içimizi serinletecek yemekler arıyoruz.
İşyerinde sürekli bilgisayar başındayım. Çalıştığım oda çok küçük, üç tane bilgisayar ve bir vantilatör var. Garibim vantilatör kendi kendine dönüyor kimseye bir faydası olmuyor. Sabah sekizden akşam beşe kadar neredeyse 3 litreye yakın su içiyorum. Su dururken bile kaynıyor neredeyse... Hal böyle olunca değil yemek yapmak, yemek bile işkence oluyor.
Yoğurtlu biber annemin sabah kahvaltılarında; makarnanın, kızartmaların yanında yaptığı ve benim çok sevdiğim bir yemek. Bende sık sık yemek olarak ya da yemeğin yanına salata olarak fazlaca yapıyorum.
Yumurta salatası ise benim haşlanmış yumurta sevmeyişime bir çözüm niteliğinde. Sevgili yengemden aldığım bu tarifi çok seviyorum. Yumurtanın ne kadar faydalı olduğunu bildiğim için kendimi bu şekilde yumurta yemeye zorluyorum. Yumurtayı bu şekilde yaptığım gibi haftasonları haşladığım yumurtaları dilimleyip, üzerine limon sıkıp çeşitli baharatlarla karıştırıyorum. Bu şekilde yumurta kokusu gidiyor bende yiyebiliyorum.
Biberin Faydaları

Türk mutfağının vazgeçilmez sebze öğelerinden biri olan Biber’i veren bitkisi, Patlıcangiller’dendir. Anayurdu Güney Amerika’ dan tüm dünyaya yayılıp ülkemizde de bol bol yetiştirilen biberin, 700 kadar türü vardır. 50-100 cm. kadar boylanan biryıllık otsu bitki biberin sap ve dalları zamanla odunsulaşır. Bazı yerlerde ikiyıllık bitki olarak gelişmekte ve çalmışı görünüş kazanmakta; hatta tropik bölgelerde ağaççık haline gelmektedir.

Biber bitkisinin türlere göre değişmekle birlikte, uzunca oval biçimli, kenarları düz yapraklarının rengi, yeşilin açıktan koyuya kadar değişen tonlarında olur. Yaz aylarında açan küçük çiçekleri, beyaz ve ender olarak menekşe rengindedir. Biber meyveleri renk, biçim, büyüklük ve tat bakımından türlerine göre büyük farklılıklar gösterir. Meyvenin kabuğu, disk biçimindeki kirli beyaz renkli ufak tohumlarının kümesinden bir boşlukla ayrılır.

Ülkemizde dolmalık, sivri, çarliston, domates, süs vb. türleri yetiştirilmektedir. Biber meyvesi taze olarak salatalara katılır, öylece yenilir; dolması ve turşuları yapılır. Acı biberler baharat olarak sıkça kullanılır. Domates biberinin salçası yapılmakta ve ayrıca biberler, türlü yemeklere katılmaktadır.

BESİN DEĞERLERİ

100 gr. dolmalık ya da sivri taze biberin içerdiği besin değerleri şunlardır: 22 kalori; 1,2 gr. protein; 4,8 gr. karbonhidrat; 0 kolesterol; 0,2 gr. yağ; 1.4 gr. lif: 22 mgr. fosfor; 9 mgr. kalsiyum; 0,7 mgr. demir; 13 mgr. sodyum; 213 mgr. potasyum: 420 IU A vitamini; 0,08 mgr. B1 vitamini; 0,08 mgr. B2 vitamini; 0,5 mgr. B3 vitamini; 0.26 mgr. B6 vitamini; 9.8 mcgr. folik asit; 128 mgr. C vitamini ve 0,7 mgr. E vitamini.

Acı kırmızı biberlerin bazı besin değerleri daha da yüksektir. Şöyle ki: 32 kalori; 3.840 mcgr. A vitamini kaynağı betakaroten: 140 mgr. C vitamini ve 0,8 mgr. E vitamini.

SAĞLIĞIMIZA YARARLARI

Yukarıda görülen ve bazıları oldukça yüksek olan besin değerlerinin yanı sıra;

o Biberler, içerdikleri antioksidan ve diğer maddelerle bedenin birçok kanser türüne ve kalp hastalıklarına yakalanma rizikosunu azaltır; felç geçirme ve katarakt illetine tutulma tehlikesini en aza indirger.

o C vitamini yönünden zenginliği sayesinde biberler, bedenin hastalıklara direncini artırır, soğuk algınlığının ilk aşamasında iyileştirici olur.

o Biberler, içerdiği yüksek orandaki lif nedeniyle pekliğe (kabızlığa) iyi gelir.

o Özellikle acı biberler akciğerlerin ilacı olur: Balgam söktürücü işlevleri vardır; kronik bronşit ile anfizemi önler ve hafifletir; solunum zorluklarını giderir.

o Gene acı biber, damarlarda pıhtılaşmış kanı çözer, ağrı geçirir ve hastaların kendisini iyi duyumsamalarını sağlar.

o Ayrıca tüm biberler mideyi uyarır, sindirim salgılarını artırır. İştahı açar ve sindirimi kolaylaştırır. İdrarı artırır, tüm bedeni uyana olurlar.

Bütün bu önemli etkilerinden faydalanmak için biber türleri günlük diyete katılmalı ve bol bol tüketilmelidir.

Dikkat: Acı biber aşırı olarak alınırsa, mide ve bağırsaklarda tahrişlere yol açabilir, hatta böbreklerde, karaciğerde rahatsızlanmalara neden olabilir.
Alıntıdır...
Yumurtanın Faydaları
Yapılan bir araştırma, kahvaltıda yumurta tüketmenin, vücut yağlarının yakılmasında önemli rol oynadığını ortaya koydu.

İstanbul Teknik Üniversitesi Gıda Mühendisliği Bölümü'nde yapılan araştırmaya göre , besinler içerisinde en kaliteli proteine sahip gıdanın yumurta olduğu tespit edildi . Yumurta proteini, dışarıdan alınması gerekli olan ‘elzem amino asitleri’ yeterli ve dengeli miktarda içerir. Yumurta sağlıklı yaşam açısından gerekli A, D, E ve B grubu vitaminleri başta olmak üzere birçok vitamini önemli oranda içerir.

Protein, vitamin ve mineral açısından oldukça zengin olan yumurta, özellikle çocukların fiziksel ve zihinsel gelişimi açısından büyük önem taşır.

Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hikmet Boyacıoğlu:“Kolin içeren yumurta, beynin gelişiminde önemli rol oynamaktadır. Yumurtanın faydaları saymakla bitmez. Yumurta konusunda dünyanın farklı ülkelerindeki üniversitelerde çeşitli araştırmalar yapılıyor. ABD’de bir üniversitede yapılan araştırmada, kahvaltıda yumurta yemenin vücut yağının kaybedilmesinde etkili olduğu belirlendi. Yağsız kas kitlesinin korunmasına yardımcı olan ‘lösin’ amino asidinin zengin bir kaynağı olan yumurta, vücut yağının yakılmasında önemli rol oynuyor.”

Üniversitede 10 hafta süreli yapılan araştırmada, kahvaltıda yumurta, düşük yağlı süt ürünleri ve yağsız et gibi ‘lösin’ amino asidince zengin protein tüketen kişilerin, kahvaltılarında karbonhidratça zengin bir diyetle beslenen kişilere kıyasla iki kat daha fazla yağ kaybettiklerinin belirlendi, böylece yumurtanın farklı bir faydası daha tespit edildi.


Kaynak:THE HEALTH NEWS 2005 http://www.thehealthnews.org/

YOĞURTLU BİBER




Malzemeler:

  • 10 adet yeşil biber
  • 5 çorba kaşığı sıvıyağ
  • 1 kase sarımsaklı yoğurt
Yapılışı:
Biberleri küçük küçük doğrayın. Sıvıyağda kavurun. Biraz soğuduktan sonra üzerine sarımsaklı yoğurt ekleyin.

AFİYET OLSUN:)
Yumurta Salatası


Tarifinde ölçü vermeyeceğim. Siz kişi sayısına göre istediğiniz miktarda hazırlayabilirsiniz.
Malzemeler:
  • Yumurta
  • Maydanoz
  • Zeytinyağı
  • Limon
  • Tuz, karabiber,kimyon,kırmızı pul biber

Yapılışı:

Yumurtaları haşlayın. Boylamasına ikiye ayırın. Benim yumurtalar biraz garip çıktı sarısı dibine yapışıkmış o yüzden istediğim gibi olmadı. Sarıları kenara ayırın. Bunun içine maydanoz, limon,yağ ve baharatları atıp karışıtırın. Bu karışımı çıkardığınız sarıların yerine kaşıkla koyun.

AFİYET OLSUN:)



27 Temmuz 2010 Salı


Çiğ köfteyi inanılmaz seviyorum. 4 yıl biyoloji eğitimi almış biri olarak çiğ etin nelere yol açabileciğini gayet iyi biliyorum ama yemedende duramıyorum. Hoş dışarıda satılan çiğ köftelerde et yok ama yinede bu tarz şeyleri pek dışarıdan yeme taraftarı değilim. Enişteciğimin kulakları çınlasın onun ki gibi çiğ köfteyi kimse yapamıyor. Bir tek eniştemin çiğ köftesi bana hem sağlıklı hemde güzel geliyor. Eniştemde bana yaklaşık 1000 km uzakta olduğundan ve ancak senede bir kez görüştüğümüzden çiğ köfte yeme olasılığım azalıyor tabiki :) Arada sırada Komagene'den alıyorum çiğköfteyi. Hem temiz hemde lezzetli ürünleri.
Geçenlerde Oktay Usta'nın sitesinde Patatesli Çiğ Köfte tarifini gördüm. Hemen gözlerim parladı tabiki :) En kısa zamanda yapmalıyım bunu dedim. Tam istediğim gibi oldu. Artık bunuda kendim yapacağım ne kadar güzel :)
Orjinal tarif için buradan buyrun.

Malzemeler:
  • 3 adet haşlanmış patates
  • 2 su bardağı ince bulgur
  • 1 adet soğan
  • 2 diş sarımsak
  • 1 çorba kaşığı domates salçası
  • 1 çora kaşığı biber salçası
  • 10 adet yeşil soğan
  • Yarım demet maydanoz
  • Bir tutam taze nane
  • Tuz, karabiber, isot
  • Limon
  • Zeytinyağı
  • Servis için marul
Yapılışı:
Bulguru 2 su bardağı sıcak suyla demlendirin (Yaklaşık yarım saat kadar). Soğanı ve sarımsağı rendeleyin. Bulgurun üzerine rendelenmiş soğan, sarımsak, salça, ezilmiş patates ve baharatlarınıda koyarak iyice yoğurun. Marul hariç diğer yeşillikleride ekleyerek biraz daha yoğurun. Elinizi zeytinyağına batırarak köfteleri sıkın. Marul ve limonla servis yapın.
AFİYET OLSUN:)

21 Temmuz 2010 Çarşamba


Trakya'da çok sevilen bir salatadır manca. Bir Tekirdağlı olarak bu salataya Edirne'de mamzana dendiğini duyunca çok şaşırmıştım. Ben bu salatayı en çok yeşil mercimeğin yanına yakıştırıyorum. Annem ne zaman yeşil mercimek pişirse yanında mutlaka mancada olurdu. Bilhassa komşularımızla salça pişirirken, kışlık yufka hazırlarken bahçelerimizde yakılan odun ateşinde mis gibi kokan sebzeler közlenirdi ve manca yapılırdı. Salça pişiriliyorsa ekmek üzerine mis gibi salça sürülür yenir; yufka yapılıyorsa muhakkak su böreği yapılırdı. Gelinler, kaynanalar, torunlar, çocuklar hep beraber hem eğlenir hemde işimizi yapardık. Kimin evinde ocak yakılmışsa tüm komşular ellerinde patlıcan ve biberleriyle gelir, ateş boşa gitmesin diye közlerlerdi. Yufkalar bizim peçka dediğimiz ama herkesin bildiği adıyla kuzinelerin üzerinde pişirilirdi. Fırın kısmında su böreği pişer, odun ateşinde ise sebzeler pişerdi. Bir yandan da üzerinde çay demlenirdi. O senenin kışlığı tüm komşularla el birliğiyle çıkartılırdı. Yapılırdı diyorum ama şu anda yapılmıyor anlamında değil; hala yapılıyor ama ben eşlik edemiyorum ne yazık ki!

Pişirdiğim her bir yemeğin çocukluğumdan kalan bir hatırası var. Her yaptığım yemek zihnimde çok güzel hatırlar canlandırıyor. Geniş ailede yetişip, bahçeli ve bol komşulu bir evde yaşayınca çocukluk hatıraları daha bir güzel oluyor:)


Malzemeler:
  • 3 adet patlıcan
  • 2 adet kırmızı biber
  • 1 adet çarliston biber
  • 2 adet domates
  • 3-4 diş sarımsak
  • 4 yemek kaşığı zeytinyağı
  • Yarım limon
  • Tuz
Yapılışı:
Patlıcan ve biberleri közlüyoruz. Benim köz tavam var onda közlüyorum. Çok rahat ve pratik oluyor. Közlenmiş biber va patlıcanları soğuduktan sonra kabuklarını soyarak küçük küçük dilimliyoruz. Domateside dilimleyip üzerine ekliyoruz. Sarımsakları biraz tuzla havanda dövüp karışıma ekliyoruz. Zeytinyağı, tuz ve limonuda ekledikten sonra karıştırıp servis ediyoruz.

AFİYET OLSUN:)

5 Haziran 2010 Cumartesi

Son birkaç gündür canım acayip kısır çekiyor. Bayağı bir sürede oldu kısır yapmayalı. Aslında arayı bu kadar uzatmam ama bazı canımı sıkan olaylar olunca açıkçası canımda birşey yapmak istemedi. Neyse dedim toparlamak lazım kendini. Sana en iyi terapi yine mutfak. Marş Marş... :)

Kısırın ölçüsü iki kişilik diyeceğim ama bu kısırla yanında eğer başka birşeylerde varsa 4 kişiyi ağırlarsınız. Ben kısıra sadece yeşillik koyuyorum. Domates sulandırıyor, marulda çok büyük kalıyor kısırın içinde. İsteğinize bağlı olarak kırmızı lahana, domates, marulda koyabilirsiniz.

Evvettt gelelim tarife...

Malzemeler:


  • 1,5 su bardağı köftelik bulgur
  • 1,5 su bardağı kaynar su
  • 1,5 çay bardağı zeytin yağı
  • 1 orta boy kuru soğan
  • 1 yemek kaşığı biber salçası
  • 1 yemek kaşığı domates salçası
  • 4-5 adet yeşil soğan
  • Yarım demet maydanoz
  • Yarım demet dereotu
  • 2 adet salatalık
  • 1 adet limon
  • Çeşitli baharatlar (pul biber, nane, karabiber, kimyon, tuz)

Yapılışı:


Bulguru kapaklı bir kaba aldıktan sonra üzerine sıcak suyu koyup kapağını sıkıca kapatıyoruz. Yarım saat dinlenmeye bırakıyoruz. Bu arada yeşillikleri yıkıyoruz ve suyunun süzülmesi için kenara alıyoruz. Kuru soğanı küp küp doğradıktan sonra zeytinyağıyla kavuruyoruz. Biber ve domates salçalarınıda ekleyip biraz daha kavuruyoruz. Bu karışımı bulgurun üzerine ekledikten sonra istenilen miktarda baharatları ilave edip iyice karıştırıyoruz. Yeşillikleri incecik kıyarak ulgura ekledikten sonra limonu sıkıyoruz. İşte bu kadar:)


AFİYET OLSUN

 
Twitter Facebook Dribbble Tumblr Last FM Flickr Behance