kişisel gelişim etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
kişisel gelişim etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

1 Tem 2016

Enerji Oyunları - Acı

Video açılmıyorsa buraya tıklayın: https://youtu.be/HR9CaJt3Od4

Sık sık acılar çeken bir ülkedeyiz. Acılar tam geçerken yeniden patlıyor bir yerlerden kan revan... Çünkü artık ne zaman acıyacak diye beklemeye başlamış gibiyiz. Artık acısız bir hayatın imkansız olduğunu düşündüğümüz bir noktadayız. Tam da bu yüzden bu videoyu çektim bu gün. Nasıl da içimizdeki korku dolu beklentileri gerçeğe, maddeye, realiteye döktüğümüzü anlatmaya çalıştım.

Çekim yasası diyor ki: Neyi hissedersen onu çekersin! (https://www.youtube.com/watch?v=Amg4aCIYE74 )
Odaklanmanın gücüne göre: Odak noktan neyse onu büyütürsün! (https://www.youtube.com/watch?v=fsiBKWquA7s)
Dualite: Hangi taraftaysan o taraftakiler seni sarar! (https://www.youtube.com/watch?v=5shcutLXBcM)
Aynalama: içindekiler dışına yansır! (https://www.youtube.com/watch?v=KNoS-tEIqNE)
Sebep sonuç yasası: Kalbine ne ektiysen, gerçeğinde onu biçersin! (https://www.youtube.com/watch?v=ZKCi9y5vYq4)

Çektiğim tüm videoların anlamlarını birleştirdiğimde hep aynı şeyi farklı kelimelerle söylediğimi buluyorum. Tek bir gerçeğe çıkıyor yol o da içimizden geçirdiğimiz her hissi ve kelimeyi kontrol etmek zorunda olduğumuz gerçeği.
Ancak iş acıya gelince önce onun dibine çöken, tortulaşan korkuları bulmaya çalışmalı. Her acı aslında gerçeğe dönüşen korkularımıza işaret eder. Artık korku ile yüzyüzeyizdir çünkü somutlaşmıştır. O zaman korkuları fark edersek onları bilinç altından kaldırabiliriz, bu hakkımız doğar. En azından bu mümkün bu zamanlarda. Öte yandan acı dolu olayı artık yarattığımızdan ilk yapmamız gereken ağlayıp acıları göz yaşı ile dökmektir.
Acılar hissedilir. Başka birini acı çekerken gördüğünüzde genelde hissederseniz. Hatta toplumsal acılarda, kilometrelerce ötede bir şehirde bir bomba patlasa da onun acısını bulunduğunuz yerden hissetmeniz mümkün hem de hiç haberleri izlemeden. Biz insanlar aslında sandığımızdan çok daha hassas varlıklarız. O kadar ki bu hassasiyet genelde bizlere hastalıklar olarak dönmekte. Fiziksel ya da psikolojik her hastalık bilinç altında uyuyan kök inançlara işaret veriyor ve malesef bazen o kökler karşımıza sarmaşık duvarlar örmeden onları göremiyoruz. O acılarla yüzyüze gelmemek için sigara, uyuşturucu, sakinleştirici, alkol gibi yöntemlerle bastırmaya çalışıyoruz acıları. Oysa her bir acı daha büyüğünü doğuruyor sebep olduğu kökleri çıkarmadıkça.
İnsanın bu denli hassas bir varlık olduğunu görünce hayatın yaratım terazisinin ne denli hassas olduğunu hissediyorum. O kadar hassas ki çekim yasası için bir gram umut bir gram korkuya kafa tutabiliyor ama çoğunluğun düşündüğü ve hissettiği kazanır toplumsal olaylarda. Ne kadar demokratikmiş doğa yasaları, ülkenin demokrasi anlayışından ne kadar uzak. Oysa bize kalsa biraz fazla torpili olanın dileği gerçekleşirdi öyle değil mi? Malesef yaradanın yasaları, ayakkabı kutuları içindeki paraya bakmıyor. Onlar sadece içimizdeki hislere, bilinç altımızdaki kayıtlara ve zihnimizdeki düşüncelerin senkronizasyonuna bakıyor. Hatta işin içinde bir de ruhumuzun yaşam görevi var ki onu hala hiç bir konuya dahil bile etmedim çünkü önce içimizdeki sorunları halletmeliyiz. Sonra zaten ruhumuz bizi gitmemiz gereken yere götürür...
Şimdi acıyı bastırmayı bırakın da oturup onunla muhasebe defterinizi çıkarın. Bakalım hangi gizli hesaplardaki korkular size / bize bu acıları getirdi?

10 Haz 2016

Enerji Oyunları - Meditasyon



Video açılmıyorsa buraya tıklayın: https://youtu.be/nHJ6mMxQegU

Meditasyon yapmaktan ne anladığımı anlattım bu videoda. İlk başlarda çok anlamsız bulduğum ve boş boş oturmak gibi gelen bu eylemle bir süre sonra bedenimi ve hislerimi tanımaya başlamıştım. Tıpkı videonun başındaki gibi oturarak meditasyon yapmak çok işe yarıyor ama her zaman böyle yaptığımı söyleyemeyeceğim. Bazen uzanıyorum ve sadece hayal kuruyorum. Bazen yürüyüş yaparken derin derin nefesler alarak içimdeki acelecilik hissini uzaklara gönderdiğimi hayal ediyorum. Niyet hep önemlidir diyorum ama burada o yürüyüşü yaparken net bir şekilde niyetimi belli etmiyorum yani net kelimelerle ne yapacağımı tanımlamıyorum sadece şöyle bir yürüyüp kafa dağıtmak yani odak noktamı negatiften pozitife çevirmek oluyor çoğu zaman. Ancak bu bile kendi başına bir programlama. Yani aslında kendi kendinizi programlamanız o kadar da zor bir şey değil bunu vurgulamaya çalışıyorum. Çoğunuz videoları izleyince ya da yazıları okuyunca "Zaten doğru yapıyormuşum!" diyor. Aslında evet, çoğu zaman içimizden geleni yaptığımızda doğruyu yapmış oluyoruz. Sorun o içimizden geleni yapmadığımızda oluşmaya başlıyor ya da içimizdeki sesleri karıştırdığımızda oluyor, egonun ve ruhun seslerini... Meditasyon bu iki sesi çok iyi tanımaya da yarıyor.
Meditasyon yapmak istemediğimde dikiş de dikiyorum bildiğiniz gibi. Yıllardır bu bloğu yazıyorum ve dikiş merakım sayesinde belki de çok zor zamanların üstesinden zevkle geldim. Herkesin kendini kaptırdığı bir hobisi olması gerektiğini sürekli vurguluyorum zaten ama konu meditasyon olunca bir kez daha yinelemekte fayda var. Hobi dediğiniz o iş aslında sizi hayata bağlayan, yeteneklerinizi materyal boyuta aktarmanıza yardımcı olan bir iş. Yetenekler ruhun dünyadaki yaşam görevine ulaşmak için seçmiş olduğu özel yöntemlerdir. Bu nedenle yetenekleri yolunda ilerleyenler belki zengin değil ama bereketli ve huzurlu bir hayata sahip olurlar. Sahip olmuyorlarsa işte orada yine blokajlar var demektir zaten. Çünkü bir kez yaşam görevinizin izlerini yakaladığınızda eşzamanlamaların, mucizelerin, hayallerinize hızlıca ulaşmaya başlamanın coşkusu sarar hayatınızı. Bu da meditasyonla bulunabiliyor pek tabi.
Hangi meditayon tekniği bana daha uygun diye soranlara da buradan cevap vereyim:
Sizin için en doğru olanı ancak siz bilebilirsiniz. Yapmanız gereken biraz da denemektir. Yani öyle ön yargılı yaklaşmaktansa biraz zaman ayırıp kendinizi keşfetmenin başka başka pencerelerini bulabilirsiniz. Kendiniz hakkında keşfettikleriniz inanın sizi hem çok şaşırtacak hem de çok heyecanlandıracak. En azından bende durum böyle olmuştu. Belki de kendimi farklı bir açıdan analiz etmekti beni heyecanlandıran... Zihnim beni hep mutsuz ve kötümser biri olarak tanıyordu. Oysa meditasyonlarla mutluluğu içimde kendiliğimden aktif etmeyi ve onu istediğim kadar benimle tutabilmeyi öğrendim. En güzeli de öfke ya da nefret gibi hisler varken bile sadece onları bırakmak istiyorum dediğimde iki dakika içinde bedenimden süzülüp gitmelerine şahit olmaktı. Genelde günlerce üzülürdüm haksızlığa uğrayınca. Meditasyonlar yapa yapa çok daha hızlı ve doğru kararlar alabilmeyi öğrendim. Haksızlıkları avantaj olarak görebilmeyi ve onların sonucunda hayatımı mucizevi bir şekilde dönüştürmeyi öğrendim. Çünkü bu hayat benimdi ve onunla oynamak da benim hakkımdı. Sadece istedim, denedim ve başardım. Başardıkça inancım güçlendi ve daha da fazlasını istemeye başladım. Oyun gibi... Sonra da daha fazlası geldi ama asla bir sonraki adım için programsız kalmadım. Çünkü gideceğim son noktayı bile programlamıştım. Sırası ile adım adım her planım çalışmakta ve yaşam artık istediğim gibi şekillenmekte. Çünkü coşku ile onun kontrolünü kendi ellerime aldım ve böyle sorumlulukların hepsini almak da hiç kötü değilmiş.
Bunların hepsini meditasyonlarla anladım. Anlamadığım yerlerde okudum. Okuduklarımı anlamayınca yine meditasyon yaptım. Gözlerim açıkken okuyarak, kapalıyken de meditasyonlarla öğreniyorum yetmiyor uyurken de öğreniyorum. Uyanış uzun bir süreç ve bir yerden başlamak gerekli. Siz hala denemediyseniz bence ufak ufak kendinize iyi bakmaya yani meditasyon yapmaya başlayın. Bence meditasyon kendine iyi bakmaktır.

25 Mar 2016

Enerji Oyunları - Odaklanmanın Gücü


Video açılmıyorsa buraya tıklayın: https://youtu.be/fsiBKWquA7s
Fazla kilolarından şikayetçi olanları alayım buraya bu hafta. Kilolarla ilgili blokajların yavaş yavaş bilinç altınızı nasıl ele geçirdiğini bilmek ister misiniz? Yaptığınız onca bikini diyetlerinin sonunda kış gelince aynı kiloları geri mi alıyorsunuz? Cevap veriyorum diyete odaklanırsanız daha çok kilo alırsınız:) Hobaaaaa... E canım aslında odak noktanız diyet mi bakın bakalım! Her gün aynada neye bakıyorsunuz? Efendim? Kilolarınıza mııı? Hm! Sizce kilolalırınıza bakarsanız neyi büyütmüş olursunuz? Cevap bile vermiyorum.
Bir de çekim yasası ters çalışıyor diyenler var. Mesela neyin olmasını istemiyorsan hayat sana onu verirmiş. Madalyonun tersi gibiymiş bu yasa. Yok efendim, çekim yasasının kontrast etkisiymiş. Yok mu arttıran...
Brak yaaa, mistik kelimelerle çok mu havalı oluyorsun? Madalyonlar, kontrastlar whooo hooo... Sen, kendi bedenini her aynanın karşısına geçtiğinde çirkin deyip küçümse, kilolu deyip hor gör, sonra da bekle bakalım güzelleşsin. Güzelleşmez! Hücrelerinin bir bilinçi olduğu gerçeğini kabul etmelisin. Bedeninin seni hissettiğini bilmelisin.
Acılar içinde kıvranıp yarın kalkınca mutlu çocuğu oynarsan buna hücrelerin bil bakalım neresi ile gülecek. Önce durumunu olduğu gibi kabul edeceksin. Sonrasında kendini değişmeye hazır hissettiğinde karşına doğru öğretmen çıkacak. Artık bu bir fitness antrenörü mü olur, diyetisyen mi olur, psikolog mu olur, yogi mi , kişisel gelişim uzmanı mı... Bilmiyorum. Sadece sen kendine en uygun yöntemi dile - olsun. Çekim yasası bununla ilgilenir.
Kendine değer vermeyi sana öğretecek kişiyi dile; O gelsin! Ancak bil ki çaresiz, uçurumun kenarında, bitik filan değilsin. Senin, çok derinlerde çok yakın bir dostun var sana el uzatmayı bekleyen. Onu fark etmeye odaklan. Otur ve gözlerini kapatıp, aynanın karşısında, derin nefesler al, o kişinin gelmesini bekle... Dinginleşince uyan, gözlerini açtığında o kişi aynanın karşısında olacak;) Söz!

3 Ara 2015

Gri manto ve Bordo



Geçen seneden beri gri manto alsam mı yok almasam mı, kapşonlu mu koca yakalı mı, diksem mi yoksa sipariş mi etsem derken sonunda kısmetimde ne ise o geldi. Ancak çelişkiler bitti mi derseniz, malesef bitmedi. Hala içimden bir de koca kapşonlusunu dikmek geliyor. Belki de daha da uzunu...
İstemenin sonu yok. Yine de dolabıma sözüm var. Bir kıyafet çıkmadan biri daha girmeyecek. Yoksa dolapla aramız bozulacak bu gidişle.

30 Kas 2015

Pembe - Püsküllü Elbise ve Gelişigüzellik


Bu yaz yaptığım pembe bir elbiseden bahsetmek istiyorum bu gün. Kumaşım Baykumaş.com tarafından bana gönderilmiş ince bir penye idi. Dolabımda pembe pek bir şey olmadığından bunu yapmak istemiştim. Önce aklımdan iki kat biçmeyi düşündüm bu elbiseyi, sonra püskülleri olmasına karar verdim. Sonra aklımdaki görüntü çok sade geldi ve bir arkadaşımın hediye ettiği taşlarla ön kısma hareket katmayı planladım. Kesime başladığımda o kadar dalgındım ki ufak tefe hatalar yaptım ancak çabuk toparlanıp bütün hataları eğlenceli bir biçimde göze de hoş gelecek şekilde kapattım. Son olarak önündeki taşlara geldi sıra. Bunu düzgün bir biçimde nasıl yaparım biliyordum. Önce bir şablon çizmeliydim ön kısmına. Sonra o şablona sabit kalarak boncukları simetrik bir biçimde dikmeliydim ancak bir anda gelişigüzelliğin hayatıma kattığı onca macera ve güzellikten mahrum kalacağımdan korkup şablon çizme işini bir kenara attım. Tek yapmam gereken kendime güvenmek dedim içimden. Boncukları alıp bir bir içimden geldiği gibi dikmeye başladım. Bütün boncuk işleme süresi boyunca sadece doğruyu yapacağıma emin olarak ilerledim. Bazen aklıma elbise bittiğinde ön kısımda yamuk bir boncuk işlemesi olursa ne olur diye sordum. Sonra gülüp, sökerim ve kuralına göre dikerim ne olmuş diye kendimi teselli ettim. İşlemesini bitirdiğime karar verdiğimde üzerime giyince gördüm ki hata yoktu. Boncuklar tam ortada gelişigüzel akıştaydılar. Yoksa buna Gelişi Güzel akış mı demeli? Belki de tıpkı hayatımız gibi...

7 Eki 2015

Pratik straples elbise yapımı ve karamsarlık


Yazdan kalma bir kaç fotoğraf vardı elimde. Blogda yerini almayı bekleyen ancak geçen hafta üzerimde tuhaf bi hal vardı. Hiç bir şey yapmak istemiyordum ve yapmadım da. Son zamanlarda hislerimi dinlemeyi öğreniyordum ama böyle bir hal hiç almamıştım. Her zaman motivasyonum vardır ve hep bir işim vardır genelde ama geçen hafta kalbim hiç birini yapmak istemedi. Ben de bu hislere direnmek yerine onlarla birlikte zaman geçirip bana ne anlatmaya çalıştıklarını anlamaya çalıştım. Sonuç olarak kendimle ilgili öyle ilginç şeyler keşfettim ki sizinle bu hafta paylaşmaya hazır hissediyorum.

17 Eyl 2015

Bomber Ceket Zamanı ve Savaşmalıyım Kodu


İyi ki bi bomber ceketimsi dikmeyi öğrendim bi de iyi havalar azıcık serinledi ki artık onları giyebiliyorum. Ama baksanıza renklerine, çok güzel değil mi kendisi...

2 Eyl 2015

Theta Healing Tekniği



Belki de on yıldan fazladır kişisel gelişim kitapları okuyorum ve hepsinde, okuduğum her teknikte bilinç altı blokajlarımızı açmamız gerektiği yazıyor. Bilinç altı blokajları, egonuzun kayıt etme yöntemi ile oluşuyor ve bu kararları bu şekilde alıyor olmanız DNA'nızda bile başlıyor olabilir. Örneğin her mutlu olduğumda ağlamak geliyor içimden. Bunun neden böyle olduğunu hep merak ettim. Bazı insanlar bir şeyler başardığında partiler yapıp, arkadaşları ile şampanya patlatırken ben neden bir kenara tıkılıp kendi kendime ağlıyordum, neden diğerleri gibi olamıyordum hep çok merak ettim. Aslında cevap çok basitti.

24 Ağu 2015

Alanlarla Barışma ve Beyaz Bluz


Düşük omuzları kendime pek yakıştırmasam da moda akımı olmaları dolayısı ile giymek için içim gidiyordu, ben de bir model daha diktim kendime. Kalıp aşağıdaki linkte:

14 Tem 2015

Nude Deri Etek ve Özel Şeyler


Şu anda ufak bir tatil için valiz hazırlamam gerekli ama son bir yazı yazmadan gitmek istemedim. Uzun zamandır hayalini kurduğum bir adaya gidiyoruz. Yaklaşık beş yıl önceydi orasının hayalini kurmaya başlayalı. O adada geçen hikayesini yazan sekiz yaşındaki bir çocuğun günlüğü yani kitabı beni çok etkilemişti. Bu yıl o minik adamın yaşadığı evi göreceğime hala inanamıyorum. Çok heyecanlıyım. Bu haftanın başında ancak inanmaya başladım gerçekten oraya gideceğime ve yarın yola çıkıyoruz. Orada yazı yazmaya vakit bulamazsam diye de son bir yazı bırakmak istedim buraya.

16 Haz 2015

Çizgili Eteğim; Kabul ve Red edenler!


Son postlarda etek boyumdaki değişikliği fark ettiniz mi? Anne boyu etekler:) Nedense artık böyle görünmek çok çok hoşuma gidiyor. Eşimin sevmediği bir boy olduğu için genelde böyle etekler dikmiyordum kendime ama artık isteklerime yenik düşüyorum gönüllü olarak. Kendimi böyle kabul edebiliyorsam da herkes kabul edebilir diye düşünüyorum. 
Bu arada "Kabul Etmek" demişken... 



Kabul etmek ne kadar önemli biliyor musunuz?

1 Haz 2015

Beyaz Deri Etek ve İstemek

 

Yumuşacık deriler buldum Bursa Kumaş Pazarında. İstediğim bir beyaz bir de ten renkli derilerden aldım ve hayalimdeki etekleri diktim. Oysa kaç zaman önce istemiştim onları giymeyi. Neden bu kadar geç kaldılar hayatıma girmeye acaba? Onları isterken neyi eksik yapmıştım? Yoksa bu kuantum çekim yasası artık beni bıraktı mı ki?

21 May 2015

Çiçekli Bomber Ceket ve İçimdeki çiçekler


Zor bir kıştı geride bıraktığımız. Annem de ben de çok zorlandık. Anneannem ve dedeme bakma işinde ona çok yardım etmek zorunda kalmıştım. Dedem alzhaimer ve annanem yatalak olduğundan bakım işi güç isteyen bir işti. Ama asıl zor olanın ne olduğunu aşağıda bulacaksınız ben size bomber ceketimi anlatmak istiyorum bu paragrafta.

8 May 2015

Asimetrik hırka yapımı ve oyunlar


Büyük hayaller kurunca ve peşine düşünce onların, kendi kendine öğrenmek istiyor insan başarmayı. Kimseden yardım almadan ayağa kalkmayı. Oysa bazen başarılı olmak bazıları için sıfırdan başlarken bazıları için bu sadece genetik mirastır. Peki nasıl hissediyor bu başarı veliahtları? Bu öğrenilen bir şey mi?

22 Haz 2014

Bridget Jones Sendromuna Son! Aslında Yalnız Değiliz

30’lu yaşlardaki her kadının başucu filmidir Bridget Jones. Ne zaman bir ayrılık yaşasak tozlu raflardan çıkar, yalnız veya kız arkadaşlarla toplanarak izlenir. O ağlarken ağlanır, bizim gibi komik durumlara düştükçe “oh be. yalnız değilim aslında.” duygusuyla gülünür, histerik bir rahatlama yaşatır.
Geçen gün meyve suyu markası granini’nin bir reklamını gördüm. Reklamda bir mesaj vardı “Sen yalnız değilsin. Etrafın sevgiyle çevrili.” O kadar hoşuma gitti ki... Sonra şöyle bir durup düşündüm. Hayatımızda sorunlar baş gösterdiği zaman negatif şeylere odaklanmaya başlıyoruz ve aslında hayatımızda varolan ve kıymetini bilmemiz gereken pozitif şeyleri unutuyoruz. Sevgilimizden ayrılmış da olsak bizi teselli eden bir ailemiz, göz yaşlarımızı silen arkadaşlarımız var.
Bridget Jones’u da zor anlarında teselli eden ve yalnız bırakmayan arkadaşları ve ailesi değil miydi?
Her şey bakış açımızda. granini’nin dediği gibi... Aslında etrafımız sevgiyle çevrili. Yeter ki görmek için kendimize izin verelim. Bakış açımızı değiştirelim. Bak şimdi canım bir granini vişne suyu istedi! :) Ben biraz pozitiflik almaya gidiyorum.
Granini Facebook sayfası için: https://www.facebook.com/graniniTurkiye

Granini pozitif reklamını seyretmek için:



Bir boomads advertorial içeriğidir.